CHP’nin 35. Olağan Kurultayı öncesinde kaleme aldığımız yazılarda 2019 seçimlerine CHP’yi, kurultayda oluşacak yeni yönetimin götüreceğini büyük ve yüksek ihtimal tek liste ile gidilecek kurultayda Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeniden genel başkan seçilerek güven tazeleyeceğini belirtmiştik. Yine bu süreçte Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün başta olmak üzere Muğla’nın kurultay delegeleri bu yeni sürecin de kurucu iradesini oluşturacağına dikkat çekmiştik.
Belirtmeliyiz ki 35. Olağan Kurultay, bu süreçte sizlerle bu köşeden paylaştığımız siyasi analizlerin “gazozuna analizler” olmadığını ortaya koydu.
Zira tahmin ettiğimiz gibi Muğla CHP Örgütleri, kurultay’ın içeriğini ve seyrini belirleyen iradenin içinde yer aldı. CHP Muğla İl Başkanı Mürsel Alban, 35. Olağan Kurultay’da Kurultay Başkanlık Divanı’nda, Divan Başkanı Murat Karayalçın’ın hemen yanında Divan Başkan Yardımcısı olarak partinin yeni sürecinde Muğla Örgütlerinin etkin biçimde rol alacağını gösterdi.
Bu tespiti sizlerle paylaştıktan ve tarihe not düştükten sonra kurultaya ilişkin görüşlerimizi muhakkak ki sizlerle paylaşacağız. Ancak bunun öncesinde CHP’nin 35. Olağan Kurultayı divanına başkanlık eden Murat Karayalçın’ın kurultayın içerik ve anlamına yönelik konuşmasına da dikkat çekmek istiyoruz.
Zira bu konuşma CHP’nin kendini tanımlaması açısından çok önemliydi.
Peki Karayalçın ne dedi?
Kurultay Divan Başkanı Murat Karayalçın, sözlerine CHP’nin yüzde 25’lik oranıyla başladı. Karayalçın partinin yüzde 25’lik oy oranını “Orta siyaset kapanı” olarak nitelendirdi ve CHP’nin mutlaka bu kapandan kurtulması gerektiğini belirtti. Karayalçın, CHP’nin iktidar yolunun örgütlerden geçtiğini ifade ederek CHP’nin yeniden tanımlanmaya değil yeniden yapılanmaya ihtiyacı olduğunu söyledi.
Karayalçın, kafalardaki tüm soru işaretlerini giderecek tarihi bir tespitte bulundu.
Konuşmasında CHP’nin temel ilke ve değerlerini ortaya koyan Karayalçın, CHP’nin kitle partisi tanımlamasına da açıklık getirdi. Murat Karayalçın manifesto niteliğinde bir açıklama yaparak, “CHP, dışlanmışların, ötekileştirilmişlerin partisidir” dedi. CHP’de siyaset yapmak isteyen, siyasi yelpazenin diğer kesimlerinden siyasetçilere atıfta bulunan Karayalçın, “Kitle partisi demek, ‘herkes gelsin partisi’ demek değildir” diyerek şöyle devam etti:
“Partimize gelecek, bize katılacak her kardeşimizi kucaklamaya hazırız. Ancak CHP’ye gelenler bilmelidirler ki, biz rahmetli Bülent Ecevit’in deyimiyle söylüyorum, Türkiye’de bu topraklarda ulusal gelirden yeterince pay alamayanların partisiyiz. Biz dışlanmışların, ötekileştirilmişlerin partisiyiz. Bize katılacaklar, bunları kabul ederek aramıza gelmeliler” dedi.
CHP’nin en temel sorunlarından birisi olan örgütlenme modeline ilişkin görüşlerini de açıklayan Murat Karayalçın, yeni süreçteki örgütlenme modelini “devlet tipi örgütlenme değil, halk tipi örgütlenme” olarak açıkladı. Uğruna siyaset yapılan en temel unsurun halk olduğunu sözlerine ekleyen Murat Karayalçın, CHP’nin yeni süreçteki konumunun ortanın solu olması gerektiğini dile getirdi.
CHP’nin yeni bir tanımlamaya ihtiyacı olmadığını ihtiyaç duyulan şeyin yeniden yapılanma olduğuna işaret eden Karayalçın, CHP tarihinde kurultayların önemli kararlar alınması açısından taşıdığı öneme vurgu yaptı. Karayalçın, 35. Olağan Kurultayın yeni gelişmelerin ve önemli kararların alındığı bir kurultay olarak nitelendirilmesi gerektiğini belirterek iktidar yürüyüşünün bu kurultayla başlayacağını açıkladı.
35. Olağan Kurultay ile CHP, yeniden kendini var eden kültürel ve siyasal kodlarına geri döndü. Yeni-eski tartışmalarından bir sonuca ve başarıya ulaşamayan CHP, nihayet yüzünü sola döndürdü.
Devam edecek.