Kurultay’a ilişkin yazı ile devam edelim.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun büyük çoğunluğunu yeni isimlerden oluşturduğu Parti Meclisi listesine kurultay delegelerinden onay gelmedi.
Delegasyon listeye şüphe ile yaklaştı, isimler kabul görmedi.
Genel başkanın değişmediği kurultayda parti meclisinin değişmesi bekleniyordu.
Yani yeni Parti Meclisi ‘değişimin göstergesi’ olacaktı.
Ama olmadı.
Kurultay delegeleri, genel başkanı değiştirmedi.
Bunun öncesinde genel başkan değişikliği için imza isteyen adaylara da yüz vermedi. Sonuçta kurultaya tek adayla gidildi ve Kılıçdaroğlu 990 oy alarak yeniden seçildi. Ancak 249 delege rahatsızlığını oy vermeyerek gösterdi.
Bu rahatsızlığın nedeni kuşkusuz ki erken seçimlerde milletvekili adaylarının ön seçim ile belirlenmesinin önünü kesen tüzük değişikliğiydi.
CHP’nin 35. Olağan Kurultayı’nda genel başkan ve parti meclisi seçiminin yanı sıra tüzükte 3 maddelik değişiklik delegenin onayına sunuldu ve kabul edildi. Tüzük değişikliğine göre; milletvekili seçimlerinde “kontenjan aday” uygulaması bir dönemle sınırlandırılacak. Seçimlerin bir yasama yılı dolmadan yenilenmesi durumunda, milletvekili adayları ön seçim şartı uygulanmadan, merkez yoklamasıyla belirlenebilecek. Genel Başkan MYK’ya atayacağı kişi sayısına kendisi karar verecek”…
3 maddelik tüzük değişikliği kurultayda tartışmalara da neden oldu. Anayasa görüşmelerinin tıkanması halinde Ak Parti’nin erken seçime gideceği ihtimalini hesaplayan CHP’li delegasyon böyle bir durumda milletvekili adaylarının merkez atamasıyla belirlenmesine olanak sağlayan değişikliğe kurultayda tepki gösterdi.
Kaç kişi? Yaklaşık 250 kişi…
Yani toplam delegasyonun yaklaşık 5’te 1’i…
Konuyu biraz daha açalım.
CHP’de tepkilere neden olan soru şu: Ak Parti hükümeti gerçekten anayasa görüşmelerinde olası bir tıkanıkta, iş çözümsüz bir noktaya eriştiğinde ve diyalog yollarının tamamı kapatıldığında oy oranını daha da arttırmak, tek başına bu işi yapmak adına erken seçim kararı alabilir mi?
Neden olmasın? Alabilir…
Ak Parti’nin gözü kara. Ak Parti sandığa gitmekten korkmuyor, politikalarını kısa süre içinde şekillendirip, seçim bildirgesini “şak” diye seçmenin önüne koyabiliyor. Yani Ak Parti propaganda süreci konusunda mesafe tanımıyor. Bu özelliği ile yenilenen her seçimden başarıyla çıkan Ak Parti, anayasa değişikliğinin önü tıkanırsa erken seçim kararı alabilir. Bunun ötesinde Ak Parti erken seçime 1 Kasım seçimlerindeki milletvekili listesiyle gidebilir.
Milletvekili belirleme yöntemi Ak Parti’de sorun yaratmayabilir.
Peki böyle bir durumda CHP ne yapar?
Böyle bir durumda CHP, milletvekili adaylarının ön seçim ile belirlenmesinin önünü kesen tüzük değişikliğini örgütlerin önüne koyar, tüzüğün kendisine verdiği hakkı kullanarak milletvekillerini merkez atamasıyla belirler. Örgüt istediği kadar itiraz etsin, genel merkez tüzük değişikliğinin gereğini yapar ve milletvekillerinin tamamını merkez atamasıyla belirler.
Burada ikinci bir soru daha ortaya çıkar.
Peki CHP olası bir erken seçime 1 Kasım milletvekili listesiyle mi gider?
İşte orası belli değil.
Bize göre; CHP erken seçime mevcut milletvekilleri ile gitmez.
Bir kere aynı yöntemle iki kez kontenjan adayı olarak atanan Ömer Süha Aldan bir daha aday gösterilmez. Genel merkez tarafından merkez ataması ile belirlenecek milletvekili listesi mutlaka değişir.
Değişmelidir…
Çünkü CHP, 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerindeki yüksek hedefine, 4 milletvekili hedefine erken seçimde ulaşabilir. Olası bir erken seçimde CHP, Muğla’da 4 milletvekili çıkarabilir. 4 milletvekili çıkaracak liste, merkez atamasıyla da olsa belirlenebilir.
Bu mümkün olabilir.
Bu listede kimler yer alırsa 4 milletvekili çıkarmak mümkün olur? sorusunu sonraya bırakalım.
Bu süreçte Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP üst yönetim organı olan Merkez Yürütme Kurulu’nu (MYK) Parti Meclisi içinden belirleneceğini hatırlatalım.
Olası bir erken seçimde CHP’nin 4 milletvekili çıkaracak milletvekili listesinin merkez atamasıyla da belirlenebileceği savımızı saklı tutarak sonlayalım.