MİLAS’A BARIŞ GELİR Mİ?
Tarih 20 Ekim 2013’tü.
“Milas’a Barış Gelecek” sloganı ile Veteriner Hekim Barış Saylak, CHP’den Milas Belediye Başkan Aday Adayı olduğunu açıklamıştı.
Belediye Başkanı Muhammet Tokat’ı makamında ziyaret eden Saylak, istifasını Başkan Tokat’a sunmuş, ikili objektiflere poz verirken kısa birer açıklama yapmıştı.
Başkan Tokat, açıklamasında Saylak’abaşarılar dilemiş, sürecin demokratik bir şekilde devam edeceğini ifade etmişti.
23 yıl Milas Belediyesi’nde görev yapan Saylak, ayrıca encümen üyeliği de yapmıştı.
Kısa bir dönem de başkan yardımcısı olmuştu.
Saylak’tan birkaç gün önce de 29 Ağustos 2013 tarihinde, mevcut Belediye Başkanı Muhammet Tokat adaylık başvurusu yapmış ve adaylığını “Muhammet Tokat’tan Önce ve Muhammet Tokat’tan Sonra denilecek” iddiasıyla duyurmuştu.
Bu beş yıllık hizmet sürecinin sonunda Milas seçmeni “Muhammet Tokat’tan Önce, Muhammet Tokat’tan Sonra” dedi mi?
Bilmiyoruz.
Bildiğimiz;CHP ve CHP adayları açısından 2014 seçim öncesi sürecininbeklendiği gibi demokratik bir şekilde geçmediği.
2014 yerel seçimleri aday belirleme sürecinde, örgütlerin ön seçim isteğine karşın CHP’de belediye başkan adaylarının büyük çoğunluğu atama yoluyla belirlenmişti.
Büyükşehir statüsü ile gidilen 2014 yerel seçimleri,yaşananlarıyla CHP yerel örgütleri için travmatik bir sürecin de başlangıcı oldu.
Adayların atama yoluyla belirlenmesi, örgüt iradesinin dışlanması, il genel meclisinin yasayla kapatılması, partinin yetişmiş insan kaynağını oluşturan il genel meclisi üyelerinin yeni süreçte kendilerine yer bulamaması ve birilerinin ikbal-istikbal düşkünlüğü,(!) yaşanan travmayı tetikleyen gelişmeler olmuştu.
O süreçteki ‘seçilebilme gayreti’ örgütsel yapının ve iradenin, ötesinde ideolojinin önüne geçmiş, parti içindeki antidemokratik uygulamalara ne yazık ki tepki gelmemişti.
Kılıçdaroğlu’nun ‘Yeni CHP’si bir yerde eski olan, gelenekten gelen ne varsa silmiş süpürmüş ve kendi siyasal zeminini ve ilişkilerini inşa etmişti.
Bu sürecin en büyük kaybı ise CHP’nin sahip olduğu insan kaynağında yaşanmıştı.
O sürece ilişkin kayıp listesi yapacak, eski defterleri karıştırıp birilerinin önüne koyacak değiliz.
Ancak şu kadarını da söylemek isteriz.
O sürecin siyasal seçenekleri arasında kendisine haklı bir yer bulan ve CHP’de gittikçe birileri için tehlike arz eden isimlerden birisi Barış Saylak’tı.
Saylak’taişte bu kayıp süreçten nasibini almış birkaç önemli siyasetçiden birisiydi.
Çok iyi biliyorum ki Barış Saylak, siyasal duruşunu, mevziini korumak için büyük çaba sarf etti.
2014 yerel seçimlerinde diğer partilerden gelen teklifleri geri çevirdi.
Dizini kırdı, sustu sırasını bekledi.
Ancak sıra ona bir türlü gelmedi, zaten gelmeyecekti.
Eminim 2019 yerel seçimlerinde CHP, Milas belediye başkan adayını ön seçimle belirleyeceğini açıklasaydı Barış Saylak, hiç bir yere gitmezdi.
Kimse Barış Saylak’a ‘Ak Parti’ye gitti diye’ gönül koymasın.
Barış Saylak’ı Ak Parti’ye götüren gerçek;CHP’nin ta kendisidir.
Saylak gibi toplumda karşılığı olan, potansiyel sahibi bir siyasetçiye ‘dış kapının dış mandalı’ muamelesi yaparsanız, birilerinin bu potansiyeli fark etmesi uzun sürmez.
Seçim iddia işidir, adayla kazanılır, adayla kaybedilir.
Bizim Barış’tan yana bir kuşkumuz, tedirginliğimiz yok.
Biliyoruz ki ‘insan nereye giderse gitsin kendini götürür’…
Ayrıca ortada somut bir gerçek var.
Barış Saylak 2014 seçimlerinde ne dedi ise(!)
Bugün de aynısını söylüyor.
Ne diyor?
“Milas’a Barış Gelecek” diyor.
İki temel soru ile bitirelim.
Milas’a Barış Gelir mi?
Önümüzdeki süreçte aday tercihleri yüzünden CHP’den bir başka partiye geçiş, Barış Saylak’la sınırlı kalır mı?
***
Bu köşede yer alan içeriklerin sosyal medya üzerindeki paylaşımlarına yapılan yorumlarla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluk, yorum yapan kişilere aittir.