“Toplumun huzur ve refahı için yemin etmiş bir milletvekilinin bir konuda açıklama yapmasını sağlayacak argümanların sağlıklı, doğru ve kişisellikten arınmış olma zorunluluğu vardır”demiştik, devam edelim.Bir milletvekilinin yaptığı açıklamanın argümanı yukarıda belirtilen sağlıklı, doğru ve kişisellikten arınmış kriterlere uymazsa ne olur ? Bu argümanı vekilinin önüne “gerçek” olarak koyanlar, milletvekilini kandırmış olur.Vekil, teşkilatlarının kendisine ulaştırdığı bilgilerin gerçeklik oranını güven esasına dayalı olarak araştırmayabilir. Bu durumda vekilin “kullanılmak”haricinde hiç bir suçu yoktur. Suç; kendi ilişki ve gerçeğine ideolojik ve toplumsal etiket yapıştırıp vekile bu yönde açıklama yaptıranındır. Suç; bundan 6 ay önce kentin son 30 yıllık siyasi envanterinde yer almayan, partiliye bir ingiliz turist mesafesinde bulunan isimlere seçilebilme şansı veren sistemindir. Teşkilat ve yapısı ile seçildikten sonraki süreçte tanışan vekiller, kendilerine teşkilatlarından aktarılan bilgilerin doğruluk derecesi araştırmalı, yoksa !
Yeşilbağcılar kazası !
“Yeşilbağcılar’da okul sorunu var” diyerek kendi ilişki ve algısını toplumsal çıkar pazarlaması ile vekiline trafik kazası yaptıranlara siyasetçi denilemez. Bu tür arızalı siyasetçilerin elinde vekiller toplumsal gerçeklerden uzakta partilisinin “düğün derneğini” gezmekten başka bir işe yaramaz.
Vekilleri kandırmayın !
Yanlış bilgiye, yönlendirmeye dayalı açıklama yapan milletvekilleri, söylemlerinin ideolojik bir temele dayandığını sanabilirler.Vekiller, böyle bir zorunluluk olduğu inancı yaratan, rasyonel ve toplumsal düşünceden uzakta, siyaseti kendi zemininden uzaklaştırıp işe, güce yarar hale getiren siyasetçilerin klavuzluğuna ihtiyaç duymamalıdır. Bu vesile ile bir kez daha uyaralım. Sosyal konumlarını bilimden, hukuktan alan vekillerin “en şampiyon partili” olmalarını gerektiren bir zorunluluk yoktur. Aksine “en şampiyon” partililerin bilime ve hukuka dayalı inançları bu misyona bir ömür harcamış vekiller sayesinde yeniden inşa edilebilir, siyaset kendi zeminine çekilebilir. Kent siyasetindeki bu ters işleyiş ve statik siyaset algısının değişmesi sadece ve sadece bilime ve hukuka dayalı olarak değişebilir.
Bu bir şanstır. Kent siyasetinde halktan uzak, elit ve imtiyazlı siyaset anlayışını egemen kılan siyasetçiler vekillerine “bizimoğlan” muamelesi yapmakla kalmayıp, yanlış bilgilendirme ve yönlendirme ile vekillerinin toplum gözündeki prestijini tartışılır duruma getirebilirler.
Vekillerin anayasal hakları !
Mecliste bile kararlarını verirken hür iradelerini kullanmaya özen gösteren, genel başkanlarının veya parti gruplarının istekleri olsa dahi, yanlış buldukları konulardaki kararlara “evet” dememe hakkı bulunan vekillerin, partililik oranlarını kendi söylemlerine gösterilen hassasiyet ile sınamaya çalışanlar anayasal hakların yerine kentsel hakları koymaya çalışıyorlar. Bu büyük ve tarihi bir yanılgıdır, kent siyaseti bu anlayış üzerine inşa edilemez. Yanlış beyanın, yanlış yapanın, ihmali olanın arkasında durmak, bir vekili daha partili yapmaz. Toplumun büyük bir çoğunluğundan oy almış ve yemin ederek görevine başlamış milletvekilleri sadece, bağlı bulundukları siyasi oluşumun vekili değildir. Anayasal hakları çerçevesinde bu coğrafyada yaşayan herkesin vekilidir. Vekil denetim yapabilir. Ancak vekilden beklenen bu denetimi partisi için değil, halk adına yapmasıdır. Denetleme mekanizmasını çalıştıracak argümanı, her kararı halkla çelişen, kendi kentinin belediye başkanı, parti yöneticisi, meclis üyesi olmayı beceremeyenlerden almak denetimi toplumsallıktan uzaklaştırır denetimin ideolojik olarak yapıldığı algısı yaratır.
Vekiller kandırılıyor !
İktidar milletvekillerinin kentle ilgili önemli kararlarda muhalefet milletvekillerinden görüş almaması, danışmaması bir günde, bir olayda ortaya çıkmış bir durum değildir.Bu işin suçluları siyasi envanterde daha önceden yer almış, kentin egemen gücünü elit ve imtiyazlı seçilmişlik üzerine kurmuş, siyaseti kendi zemininden uzaklaştırmış olanlardır. Bilim ve hukuk misyonundan gelen ve bizim için çok değerli olan vekiller, her türlü projede toplumsallığı bir kenara iterek, projenin rantına yönelen, okul ve mahalle arkadaşlarının ömür boyu süren rekabetlerine kurban edilemez. Buna izin veremeyiz. Geliniz, biz size gerçeği anlatalım…