MUĞLA CHP’NİN ULUSALCI TABANI
CHP’de ulusalcıların haklılık zemini’ başlığı taşıyan yazıyı “Bugün; partiden dışlandıkları, etkisizleştirildikleri öne sürülse de ulusalcılar için CHP hala tek seçenektir. Ve yakındır ulusalcılar; bu seçenek için mücadele edecek haklılık zeminine kavuşacaktır” tespitiyle bitirmiştik.
CHP içerisindeki ulusalcı kanadın partiden tasfiye edildiğine ilişkin iddialarin yeniden gündeme getirilmeye başlanması üzerine (!) tasfiye sürecindeki ulusalcıların, her türlü tasfiye girişimine karşın CHP’den ayrılmamaları gerektiğine dikkat çekmek istemiştik.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in geçtiğimiz günlerde bir televizyon kanalında ortaya attığı iddialar arasında yer alan CHP’de ulusalcıların tasfiyesine ilişkin açıklamalar bizi bu yönde bir tespite, bunun ötesinde ise bir telkine doğru götürdü.
Gökçek’in iddiasına göre; seçimlerde CHP içerisindeki bazı ulusalcı aday olmaları engellenmiş, ulusalcı aday adaylarının önü kesilmişti.
Gökçek, bu durumu FETÖ-CHP ilişkilenmesiyle açıklamıştı.
Gökcek’in iddiasına göre CHP yönetici kadrosunun cemaatle ilişkisi vardı, bir çok konuda cemaat CHP’nin kararlarında etkili olmuştu.
A Haber’de yayınlanan Söz Teması programında Melih Gökcek, CHP’nin üst akılla birlikte hareket ettiğini, yerel seçimlerde bazı adayların onlar tarafından belirlendiğini ve cemaaatcı milletvekillerinin partinin içine girdiğini iddia etti.
Gökçek bununla kalmadı Kemal Kılıçdaroğlu’nun darbeden daha önceden haberi olduğunu öne sürdü.
***
Bu açıklamaların yapıldığı tarih 5 Ekim’di.
Gökçek’in iddialarına yönelik henüz CHP’den yanıt gelmedi.
Ancak siyasi kulislerde Gökçek’in bu iddialarının 8 Eylül 2016 tarihinde Ankara Büyükşehir Belediyesi CHP Meclis Grubu’nun Melih Gökçek’e Fethullah Gülen ile ilgili soru önergesine karşılık yapıldığını öne sürüldü.
Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi CHP Grup Başkanı Doğan Yılmazkaya ve CHP’li Meclis üyelerinin ortak imzalarıyla Melih Gökçek hakkında verilen önergede; FETÖ’ye hangi arsaların verildiği, ASKİ arazisinin Memur Sen’e kaça verildiği, Menzilci grubuna Batıkent’teki arsayı hangi şartlarda verildiği sorulmuştu.
***
Biliyorsunuz CHP’de ulusalcıların tasfiyesi konusu bugünün konusu değil.
Hatırlayınız, 5-6 Eylül 2014 tarihinde yapılan Kurultay, ‘Ulusalcılar”ın tasfiyesine yol açar mı?’ sorularıyla gerçekleşmişti. O süreçte CHP Kurultayı’nda Kılıçdaroğlu’na bayrak açan ‘Ulusalcılar’ gitse bile ulusalcılık CHP’den zor gider’ görüşü hakimdi. Emine Ülker Tarhan, Nur Serter, Süheyl Batum, Dilek Akagün, Birgül Ayman Güler ve İsa Gök, Cumhurbaşkanlığı seçiminin kaybedilmesinin sorumluluğunu Kılıçdaroğlu ve ekibine yüklemişti.
CHP’deki ‘Ulusalcılar’ ekibinden olan altı milletvekili için Genel Başkan Kılıçdaroğlu, “yakamızdan düşsünler” diyerek bir anlamda bu isimlere kapıyı göstermişti.
Kılıçdaroğlu’nun bu çıkışı “CHP’deki Ulusalcılar tasfiye ediliyor” şeklinde yorumlanmıştı.
Daha sonra Kılıçdaroğlu olağanüstü kurultay kararı almıştı.
O süreçte ulusalcılığın partiden dışlanmasının seçmen nezdinde çok fazla maliyeti olmadığı, CHP’de gidenlerin yerini alabilecek çok sayıda aktör olduğu algısı yaratılmıştı. Eylül kurultayının ideolojik tartışmalardan uzak geçeceğini öne sürülmüş olsa da o süreçte CHP’de artık tabanın sözünün geçmediği herkesin malumu olmuştu.
***
Seçim bölgesi Muğla’da sosyolojik alan çalışması yapan, ‘CHP’de Geçmişin Yüküyle Yenilik Arayışı’ kitabını yazan Anadolu Üniversitesi Öğretim Üyesi Mustafa Altunoğlu, Eylül kongresiyle CHP’de “ulusalcı” direncin kırılacağını ifade etmişti. Altuoğlu, Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi yenilemek üzere harekete geçtiğinden beri karşılaştığı ulusalcı dirençle mücadele edebilecek bir güce eriştiğini, Kılıçdaroğlu’nun ‘Baskın kongre’ kararının kendisine güvendiğini gösterdiğini öne sürmüş, CHP’deki ulusalcı kanadın direncinin Eylül kongresi ile kırılacağına işaret etmişti.
2014 yerel seçimleri, 2015’te 41 il ve 45 seçim bölgesinde hâkim gözetiminde yapılan ön seçimde ulusalcı adayların listeye giremeyerek liste dışı kaldığı dönemin siyasi argümanları arasında yer almıştı.
***
Kılıçdaroğlu, ‘yakamızdan düşsünler’ dediği grubun sınırlı bir grup olduğunu tahmin ederek bu tespiti yapmıştı. Oysa CHP’nin sahip olduğu kırmızı çizginin ana omurgasını oluşturan Ege’de, özellikle Muğla’da yakadan düşme ihtimali olmayan ulusalcı bir taban mevcuttu…