Muğla ili sahip olduğu doğal ve tarihsel mirasıyla bir sinema platosu gibi. Sinema sanatının aradığı herşey burada mevcut.
Memleketin her köşesi sinemanın alan derinliğini oluşturacak türde doğal bir dekoru oluşturuyor.
Yönetmen Yüksel Aksu, Dondurmam Gaymak filmi ile sinema sektörünün ilgisini Muğla’ya çekti. Yerel, imece usulü ile çekilen Dondurmam Gaymak filmi tarihsel bir başarı gösterdi ve Oscar’a gitti. Sun Dance Film Festivali’nden ödülle döndü.
Hadi Gari Cumhur’da aynı türün sinema filmi olarak arşivlerimizde yer aldı.
Muğla ardından gelen onca filme ev sahipliği yaptı.
Efeköy, Entelköy’e karşı filmi Aksu’nun ikinci yapıtıydı.
Birol Güven’in Mandıra Filozofu dekorunu Bodrum oluşturdu.
Geçtiğimiz günlerde sinemanın sultanı Türkan Şoray’da yönetmenliğini yapacağı bir film için Muğla’yı tercih etti.
Muğla’da çekilen sinema filmlerinin bir çoğu başarılı oldu.
Ancak bu başarı dizi sektörünün de ayranını kabarttı.
Muğla dekorunu kullanarak, reyting peşinde koşan, cebini doldurmak isteyen dizici tayfası soluğu Muğla’da aldı.
Muğla dekoruyla özensiz, derinliksiz ucuz senaryolar televizyonlarda dönmeye başladı. Hiçbir sanat yönü bulunmayan ayrıca Ege dilini komiklikten sayan ucuz senaryolar sonuçta Muğla halkını rahatsız etti.
Muğla; sinemaya, sanata tamam demişti ancak televizyon dizilerine aynı sıcaklığı göstermedi.
Bu aralar daha önce birkaç diziyi Muğla’da çeken Gold Film’in yeni bir televizyon dizisini Muğla’nın Milas ilçesinde çekmeye hazırlandığı duyumuna ulaştık.
Güzel Köylü dizisi ile tepki toplayan, yerel dili komiklikten sayan prodüksiyon sahipleri işin suyunu çıkardı. Her bir prodüksiyonunu üç otuz paraya mal edenler, dekor değişikliği yapar gibi ilçe değiştirmeye başladı.
“Ücretsiz Muğla” onlar için bir cennete dönüştü.
Biz her türlü prodüksiyona ücretsiz olanak sağlamaya devam edersek yakında dizi çekilmeyen köyümüz kalmayacak.
Tanıtım anlamında sinema sanatıyla çok şey kazanan Muğla’nın dizi filmlerden bir şey kazanmadığını aksine çok şey kaybettiğini biliyoruz.
Çayın taşıyla çayın kuşunu vurmak isteyen dizici tayfası için Muğla; “Yağma Hasan’ın Böreği” değil.
Muğla; ucuz etten yahni servisi yapılacak bir il değil.
Muğla’ya gelen her bir turistin harcaması 500 avronun üzerinde. Aşağısı ne bizi ne de turizm sektöründeki yatırımlarımızı kurtarıyor.
Bu topraklarda yaşamanın, var olmanın bir bedeli var.
Biz iki yüze yakın antik kenti, eski kent dokularını, geleneksel mimariyi, dağı, taşı, denizi ve muhteşem doğayı reyting ve sermaye düşkünü diziciler için korumuş, kollamış değiliz.
Buraların keyfini bedavaya verecek, korumacılık bilincinin ödülünü de en çok izlenen dizilerden alacak değiliz.
Sinema sanatına duyulan engin hoşgörüden faydalanarak reyting alan, cebini dolduran dizici tayfasının Muğla’ya hiçbir şey kazandırmadığını biliyoruz.
Elini kolunu sallaya sallaya gelen herkese bu topraklarda ekmek yok.
Muğla dekoru ucuz değil, bedava hiç değil…
Muğla’da her an Kuzguncuk’a dönebilir.
Biliyorsunuz Kuzguncuk halkı dizici tayfasından yaka silkmiş, artık yeter demişti.
Bu konuyla ilgili yaptığımız araştırmayı sizlerle de paylaşalım istiyoruz.
Araştırmada İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nin, yetki alanına giren yerlerde yapılacak çekimler için ücret tarifesi belirlediğini öğrendik.
Ücret tarifesi gece için ayrı gündüz için ayrı.
Ara cadde ve sokaklar ise ilçe belediyelerine bağlı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi dizi film tarifesine göre; Mezarlıklar 286-429 bin, köprüler 429 bin, bulvar 715 bin, köşkler 577 bin, cadde ve sokak 869 bin, park ve bahçeler 715 bin TL.
Çekime başlamadan bankaya parayı yatırmak zorunlu.
Eğer izin almadan çekim yapılırsa iki katı ceza uygulanıyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi fiyat uygulamasıyla dizinin kalitesini ve sanatsal yönünü de arttırmış oluyor.
Peki biz Muğla olarak prodüksiyonlardan para kazanıyor muyuz?
Dünyanın en güzel koylarında, kıyılarında, ormanlarında fink atan diziciler, Muğla doğal dekoru için ne kadar ödüyorlar?
Prodüksiyonlara “bizi tanıtıyorlar” diyerek her bir yardım ve olanağı ücretsiz sağlayarak, birilerinin cebini şişirdiğini biz ne zaman fark edeceğiz?
Bir örnekleme de yurt dışından yapalım.
Londra ve Newyork gibi büyükşehirlerde halka açık alanlarda çekim yapmak çok zor.
Newyork Valiliği bundan 40 yıl önce Sinema, Tiyatro ve Yayıncılık Bürosunu kurmuş, faaliyete geçirmiş. Kamuya açık alanda sinema filmi, televizyon dizisi, reklam, belgesel çekecekseniz bu bürodan izin alıyorsunuz. Polis ve yerel yönetim devrede. Bir prodüksiyon için işe başlamadan önce en az bir milyon dolarlık sigorta yaptırılıyor. Sigortasız çekim yapılmıyor. Newyork’ta ise sigorta bedeli 5 milyon dolar…
Sette yangın efekti, patlama veya duman efekti kullanılacaksa itfaiyenin tetkiği ve onayı isteniyor. Sokak tabelası, trafik lambası değiştirecekseniz ayrıca izin alıyor ve tüm masrafları ödüyorsunuz. Metro, otobüs ve tren çekimleri de ücrete tabi.
Çekimden 48 saat önce, çekim yapılacak yerdeki işletmeler ve yöre sakinleri yazılı olarak bilgilendiriliyor, çekimin hayatı nasıl etkileyeceği açıkça belirtiliyor. Çekim esnafı engelliyorsa da prodüksiyon esnafa tazminat ödüyor.
İşi bir soru ile toparlayalım.
Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden neyi eksik?
Muğla’nın eksiği yok fazlası var.
Yukarıda kaleme aldığımız konuyu, kamu kaynaklarının verimli kullanılması için çaba gösteren, sahip olduğumuz her bir değere sahip çıkan, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Osman Gürün’ün ve büyükşehir yöneticilerinin dikkatine sunalım.
Yazlık nüfusu 5 milyona yaklaşan ancak mevcut bir milyon nüfus üzerinden bütçesini oluşturan Muğla Büyükşehir Belediyesi il genelinde kamusal ya da kamuya açık alanlarda (yerel sinema, belgesel ve prodüksiyonlar hariç) sinema filmi, televizyon dizisi, reklam, belgesel çekimlerinden elde edeceği gelirle yeni ve önemli bir kaynak yaratabilir.
Muğla prodüksiyonlardan para kazanabilir.
Muğla Büyükşehir Belediyesi, Turizm Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı bünyesinde, Sinema, Tiyatro ve Yayıncılık Bürosunu kurarak yetki alanına giren yerlerde yapılacak her türlü çekimden
önemli miktarda ekonomik girdinin sahibi olabilir.
Muğla korumacılığın ödülünü bu şekilde de alabilir…
Diziciler İstanbul’da çekim için bir caddeye 800 bin lira öderken, Muğla’da koca bir köyü ya da yerleşkeyi aylarca kapatmaya, köyün bütün imkânlarını, kaynaklarını kullanmaya ne ödüyorlar?
Muğla’nın sahip olduğu değerlerin ve kamusal kaynakların verimli kullanılması konusuna hassasiyet gösteren Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Osman Gürün’ün bu konuda yapacağı çalışmanın yanında yer alacağımızı, alınan her bir kararı destekleyeceğimizi belirterek sonlayalım…