Her şey 16 Eylül 2012’de Bozüyük Pınarbaşı Buluşması ile başladı.
Musa Gökbel, Sezai Avşar ve arkadaşları örgüt iradesinin geri dönmesi için çaba gösteriyordu.
Gökbel, CHP içerisinde başlatılan ve ön seçimi hedefleyen “Çoban Ateşi”ni; “Biz közlenmiş bir ateşi yakmalıyız, bizimki şu anda çoban ateşi. Bu ateş partiyi kendi kodlarına şifrelerine geri döndürecektir. Bu Çoban Ateşi siyasetin bu karanlık sürecinde her noktadan görülecektir” sözleri ile açıklamıştı. Çoban Ateşi yakılmıştı ve Gökbel’e göre bu her yerden görünecek bir ateşti.
***
Pınarbaşı Buluşması’nda Gökbel, Dalaman’da görüştüğü eski ilçe başkanı, dostu Abdullah Akdeniz’le yıllar sonra kucaklaşmasını anlatırken göz yaşlarına hakim olamamıştı. “Ona sarıldım sırtı sırılsıklam ter içindeydi. Bu ter kimi ilgilendirir, kimi duygulandırır bilemem ama bu Abdullah Akdeniz partiye küskündü, kızgındı. Onu küstürmüşlerdi. Bana; ‘Musa nerdesin? Parti bu haldeyken, ülke bu haldeyken sen hangi yavşak mazerete sığındın’ diye sordu. Abdullah Akdeniz bana sorumluluğumu hatırlattı. Bu partiyi değiştiriyorlarmış Musa! Tamam değişelim, değişime hazırız ama dönüşmeyelim. Biz dönüşmeye hazır değiliz. Artık analar ağlamasın diyorlar Musa! Bizim anamız ağlamasa biz Kurtuluş Savaşını yapabilir miydik? Varsın anamız ağlayacaksa ağlasın Musa!”….
***
Musa Gökbel, CHP’nin yaklaşan büyükşehir seçimleri öncesinde büyükşehir ve ilçe belediye başkan adaylarını mutlaka ön seçimle belirlemesi gerektiğinin altını çiziyordu. Gökbel, siyasi öngörüsüyle geceye damga vuran tespitini şu sözlerle yapmıştı. “Siyaseten kurtuluşumuzda bugünkü şartlara göre Muğla’nın CHP dışında bir seçeneği yoktur. Genel merkezden ‘atama’ yoluyla kim atanırsa atansın, gerekçeleri ne olursa olsun, isterse Osman Gürün olsun farketmez. Eğer Osman Gürün bile büyükşehir belediye başkanı olarak atanırsa bu seçenek hiçbir işe yaramaz”.
***
Tespit ettiği en önemli sorunlardan birisinin de partinin insandan uzaklaşan yapısı olduğunu belirtiyor, bazı belediyelerin ve belediye başkanlarının parti üzerindeki etkisini şiddetle eleştiriyordu. Gökbel; “Örgütü belediyelerin arka bahçesine çevirdiler” görüşünün hakimliği ile siyasetin “parti-belediye” arasına sıkıştığına dikkat çekiyor, bunu aşmayı da bir partililik görevi olarak kabul ediyordu. Bu aşılmalıydı! Çünkü partinin bu yanı ile insana dokunmaktan vazgeçtiğine, uzaklaştığına dikkat çekiyordu. Gökbel’e göre bu CHP geleneğine aykırıydı, büyük bir ayıptı ve büyük kayıplara sebebiyet verebilirdi.
Musa Gökbel, seçilebilmek, hep seçilebilmek ve orada kalmak adına partinin delegasyon yapısını kendi elleri ile oluşturan, partiyi arka bahçe durumuna getiren bazı belediye başkanlarını “Mayıncı Katırı’nın sırtına binerek seçimi almak bu tür haysiyetsizliklerin sonucudur” sözleri ile eleştiriyordu. Sürekli olarak belediye başkalarının elinden çıkmış parti delege yapısının taban iradesini yansıtmadığına vurgu yapan Musa Gökbel, durumun vehametine dikkat çekmek için “Muğla’ya Mustafa Kemal Atatürk bile çıksa gelse! bu yapıda o bile seçilemez. Oysa bu parti büyük bir emeğin partisidir, onca emeğin beşiğidir ” diye haykırıyordu.
***
Pınarbaşı Buluşmasında Gökbel, tarihi açıklamasını da şu sözlerle yapmıştı.
“Politika yapma hakkı hiçbir siyasetçiye kalıcı hata yapma hakkı vermez. Oysa biz , hepimiz o süreçte Osman Gürün’e destek verdik ve parti de kalıcı bir hatayı inşa ettik. Osman Gürün CHP’nin ortak hatasıdır!” …
***
Bozuyük Pınarbaşı Buluşması’nın ardından gelen Muğla Merkez Buluşması Çoban Ateşi sürecinin ikinci önemli toplantısıydı. Gökbel, bu buluşmada da örgütü kendine getiren şu açıklamayı yapmıştı. “CHP’de siyaseti kendi zemininden uzaklaştıranlar ‘Seçilebilme gayretinin adını siyaset’ koydular. Bu nedenle parti içinde kişisel talepler, örgüt taleplerinin önüne geçti. Örgütü birilerinin seçilebilme şansına göre dizayn etmeye çalışanlar siyasetin kendi zeminine dönüş yolculuğunda kendilerine sonsuza kadar yer bulamayacaklar. Siyasette Muğla’nın sırtından geçinme dönemini sona ermiştir”…
***
Merkez buluşmasında Gökbel’in tüm örgüte yönelik açıklaması bir manifesto niteliğindeydi. “Çoban Ateşi, Muğla’dan yakıldı ve ülkenin her yanından görüldü. Bu toprakların her bir yanında bir taban hareketine dönen ön seçim isteği bu partinin genel talebi haline dönüşüyor. Biz Muğla olarak önümüze sandık konulsun istiyoruz. Kim aday olursa olsun karışmayacağız. Aksine biz bu sandıktan kim çıkarsa çıksın onun arkasında yer alacağız. Öyle atamaydı, eğilim yoklamasıydı bunlara tahammülümüz yok. Biz Muğla olarak sandığı önümüze koysunlar istiyoruz. Koymazlarsa da sandığı kafalarına geçireceğimizi bilsinler istiyoruz”…
***
2012 Kasım ayına gelindiğinde Musa Gökbel, gelinen noktayı; “Çoban Ateşi tamamdır. Şimdi bu işin ikinci etabını başlatıyoruz. Samimi olanlarla, yapay ayrımcılığa son verecek, adını …oka sürmemiş her insanla tek tek buluşarak yolumuza devam edeceğiz” sözleri ile açıklamıştı.
Topal Karınca fıkrası da bu bu sürecin örneklemesi olarak yine Musa Gökbel’den gelmişti. “Topal bir karınca hacca gitmeye karar verir. Yakınları karıncaya; ‘Yahu onca yolu bu topal halinle nasıl gideceksin’ diye sorarlar. Topal karınca döner ve şöyle söyler; Olsun gidemesem de ben bu yolda ölürüm”…
***
Çoban Ateşi’nin 3. Buluşması Akyaka Kadın Azmağı’da gerçekleşti. Çoban Ateşi sahnesinin ikinci perdesini oluşturan “Azmak Buluşması” ile ön seçim ısrarı; “Kamusal bilinçaltını saran, sarmalayan kolektif duygunun vazgeçilmez beklentisine” dönüştü.
Azmak Buluşması’nda alınan kararları Gökbel şöyle özetlemişti.
“Toplumsal kimliğimizi kemiren demokrasi dışı yöntem ve uygulamalar bizim toplumsal mayamızın, sosyal demokrat yapımızın ana bileşeni olamaz. Bir kez daha buradan seslenelim. Çoban Ateşi’nin ön seçim ısrarı; Kamusal bilinçaltımızı saran, sarmalayan kolektif duygumuzun vazgeçilmez beklentisidir. Bu kentin kamusal yalan sahnesinde; örgütsel hiçbir emeğe ve bir geleneğe sahip olmadan ‘mış gibi yapan’ siyasi aktörler, yüksek siyaset sayesinde yeteri kadar parlak ışıkların altında kaldılar, oyunlarını ve hünerlerini sergilediler. Kendilerine yüksek siyaset tarafından sağlanan uzun sahnelerle muhteremler ‘nasıl bir hizmet anlayışına sahip olduklarını’ bize gösterdiler ve toplumda hayal kırıklığına neden oldular. Bu hayal kırıklığından bir travmaya gitmemek adına yeni sahnelenecek bir oyuna ve hokkabazlığa izin verilemez. Ya sandık başa ya kuzgun leşe! CHP’de şapkadan tavşan çıkarma dönemi bitsin artık! Hiç tanımadığımız adamları vekil seçmekten, periyodik olarak seçilen ve bir sinema filminin jön karakteri gibi davranan belediye başkanlarından artık bıktık, usandık”…
***
İl genelinde üç yerleşkede gerçekleştirilen buluşmaların ardından CHP Örgütleri hareketlendi. CHP İlçe Başkanları örgütlerini topladı ve 2014 Yerel Seçimlerinde belediye başkan adaylarını ön seçimle belirleme kararı aldı. CHP İl Başkanı Mustafa Öztürk ve il yönetimi örgüt kararını Ankara’ya ulaştırdı.
CHP Yüksek Siyaseti, örgütten gelen bu kararlı istek sonrasında tüm üyelerin katılımı ile Temayül Yoklaması yapacağını açıkladı.
Çoban Ateşi’nin bir aday çıkarma hareketi olmadığına her fırsatta vurgu yapan Musa Gökbel, genel merkezin temayül kararının ardından Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adayı Fevzi Topuz’u destekledi. Ancak bu süreçte Topuz’dan ön seçimi destekleyen türde davranış ve ilişki göremeyen Gökbel, Muğla CHP Büyükşehir Belediye Başkanı Aday Adayı olduğunu açıkladı.
***
16 Eylül 2012 tarihinden önce CHP’de kimsenin ön seçim umudu ve gayreti yoktu. Musa Gökbel, Sezai Avşar ve arkadaşları tarafından yakılan Çoban Ateşi ile başlayan süreçte ön seçim tüm örgütün ortak talebine dönüştü. 16 Eylül 2012’den geldik bu güne…
Musa Gökbel, yarın Muğla Sınırsızlık Meydanı’nda Muğla CHP Büyükşehir Belediye Başkanı Aday Adayı olduğunu Büyük Buluşma ile açıklayacak. Örgüt iradesini ve örgütsel emeği her şeyin üzerinde gören CHP’liler ve Muğla seçmenleri bu buluşmayı uzaktan seyretmeyecekler.
Şimdi CHP Zamanı…