10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü bir araya gelen gazetecilerin oluşturduğu Muğla Gazeteciler Platformu kurucu iradesi hafta sonu itibariyle ilçe örgütlenmelerini tamamladı. Merkez gazetecilerinin önderliğinde kurulan Muğla Gazeteciler Platformu tüm ilçelerde gazeteciler ile bir araya geldi. Yüzlerce kilometrelik görüşme parkurunu tamamlayan platform üyeleri, saatler süren görüşmeler sonucunda etkin bir meslek örgütü kararı ile yapılaşma modeli öncelikli turunu ve mesleki kucaklaşmayı tamamladı.
***
Gördüklerimiz ve yaşadıklarımız sonrasında böylesi bir meslek örgütünün ne kadar gerekli olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Köyceğiz’den başlayan ve hafta sonu Milas’ta biten turla ne kadar doğru bir iş yaptığımızı anlamış olduk. Gazetecilerin tamamı platformda buluşma kararı alırlarken aynı zaman diliminde “kağıt üstündeki meslek örgütü” ise yıllardır kendine büyük avantajlarla tahsis edilmiş binadan zorunlu olarak tahliye ediliyordu. Biz istesekte, istemesekte tahliye ve tahliye gerekçeleri gazetecilik mesleğin kara günü olarak tarihe geçecek. Bunu birileri detaylı olarak kaleme alacak, kent tarihine notunu düşecek. Platformun içinde yer alan ve örgütlenmenin her aşamasında hemen yanımızda olan genç bir gazeteci bu dönemi en ince ayrıntılarına kadar kaleme alacak.
***
Yola çıkarken şahsi ikbal ve ihtiraslarını mesleğin prestijinin önünde tutan, meslek örgütünü arka bahçelerine çeviren zihniyetin kör ve karanlık sona doğru gittiğini biliyorduk. Bu nedenle biz gazeteciler trajik ve hazin bir sonla devrini tamamlamış olan kâğıt üstündeki meslek örgütünü geride bırakarak yola çıkmıştık. Dağ başını duman almıştı ve gümüş dere durmaz akıyordu. Platform olmaya karar verdiğimizde işlevini yitirmiş, amacından uzaklaşmış, içi boşalmış kâğıt üzerindeki meslek örgütünün içinde kalarak yeniden yapılandırması için araya girenler bile artık arada kaldıklarını anlamış oldular. Gerekçeli tahliye olayı ile yaşananlar bu tür önerme sahiplerini de utandırdı. Başka bir örgütün kurulması, gazetecilerin başka çatılar altında birleşmesini yanlış bulanların pazarlama önermeleri de havada kaldı. Hiç birisine kulak asmadık, yolumuza devam ettik.
***
Biz gazeteciler, her yapıdan gazetecilerdik. Sağcısıyla, solcusuyla, komünisti ile ülkücüsü ile ve hatta liberali, moderni, alaturkası hep bir aradaydık. Etnik ayrımcılık ve kafatasçılık yapmadan, kimseyi bir diğerinden üstün görmeden, sadece gazetecilik yaparak geçinen ve her daim mesafesini koruyan gazetecilerdik ve birbirimizi çok özlemiştik. Platformla şimdi yeniden kucaklaşmanın, bir ve beraber olmanın, dirlik içinde olmanın fırsatını ve zeminini bulmuştuk. Sevinçlerimiz, hüzünlerimiz, kaygılarımız, sorunlarımız hep aynıydı. Bizi bir araya getiren de bizi bir arada tutacak olanda işte bu unsurlardı. Bu yüzden bir tüzüğe değil, İnsani, vicdani ve mesleki davranış biçimine ihtiyacımız vardı. Platform bu algı üzerine inşa edildi.
***
İnsani, vicdani ve mesleki! Platformu sorana ben böyle tarif etmeyi uygun buluyorum. Ciddi mesleki temellere dayansa da platform aslında bizim için “İnsani, vicdani ve mesleki” olan şeydi. Birini diğerinden ayırmak yanlıştı. Bu yüzden platformun hiçbir zaman efendisi de kölesi de olmayacak.
***
Platform olarak bu ay içerisinde kutlamaya hazırlandığımız 24 Temmuz Basın Bayramı’nın Ramazan ayına denk düşmesi nedeniyle bayramımızı 13 Temmuz’da Muğla Öğretmenevi’nde il genelindeki tüm gazeteci dostlarımızla birlikte kutluyoruz. Platformun bu gece de janjanlı kâğıtlara sarılmış, özensiz ve derinliksiz ödülleri yok! Platformun bu gece sırtını dayayacağı bir siyasi zemini yok! Platformun bu gece toplayacağı bir bağışı da yok! Basında sansürün kaldırılmasını simgeleyen gecede biz gazeteciler ödülün en büyüğünü alacağız. Platform bizim için en büyük ödüldür…