OSMAN GÜRÜN TESPİTİ YAPMAK, KİMSEYİ GÜRÜN’CÜ YAPMAZ
Köşe yazarlığı yapan, bu olgunluğa erişen gazeteciler; siyasete ilişkin tahlil yapar, mevcut duruma, ilişkilere bakarak analiz yapar, siyasetten gelen açıklamaları dikkatle takip eder, zaman zamanda niyet okur.
Sonra tüm bunları kaleme alır.
Kaleme alınan yazılarla mevcut durumu okuruna aktarır, yaşanan gerçekliğe dem vurur, ötesinde tarihe not düşer.
Fikir yazısı olarak kabul gören köşe yazıları kimi zaman bir erken uyarı niteliği taşır.
Yazar kamusal uyarısını yazı üzerinden yapar.
Uyarıda yer alan görüşler yazarın kendi görüşünü yansıttığı gibi, bazen de mevcut durumun tespitine yönelik bir gerçeklik yaratır.
Bu gerçeklik ne yazık ki okurun bakış açısına göre değişkenlik gösterir.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Muğla ziyaretinde yaptığı konuşmada ‘Kılıçdaroğlu Osman Gürün’ü işaret etti’ yazısına, sonrasında da ‘Bugünkü şartlara ve ilişkilere göre; Osman Gürün CHP’nin doğal adayıdır’ tespitimize parti içi muhalefetten eleştiri gelmeye devam ediyor.
Bizim için hiçbir mahsuru yok.
Haber kutsal, yorum hürdür.
Ancak bu içerikteki yazılarla Osman Gürün’ün adaylığına ilişkin toplumsal algıyı arttırmaya yönelik bir gayret içinde olduğumuzu öne sürenler, sapla-samanı birbirine karıştırmış durumdalar.
Bilinmelidir ki;
Ne bizim böyle bir ihtiyacı karşılamaya yönelik çabamız, ne de Osman Gürün’ün böyle bir ihtiyacı bizim üzerimizden yapmak gibi bir derdi yoktur.
Büyükşehir basın-halkla ilişkiler bürosunda onlarca kişi çalıyor.
Bildiğimiz kadarıyla Başkan Gürün’e siyasi danışmanlık ve basın danışmanlığı yapan isimlerde mevcut.
Başkan Gürün 2019 seçimlerine yönelik adaylık sürecinde eğer böyle bir desteğe ihtiyaç duyarsa bu ihtiyacını bizim üzerimizden değil, danışmanları ve kendi oluşturduğu kadroları üzerinden karşılayacaktır.
Bu süreçte ne bizim Osman Gürün’e,
Ne de Osman Gürün’ün bize ihtiyacı yok.
Osman Gürün’e yönelik tespitte bulunmak, ne bizi ne de tespit sahibi başkalarını Gürün’cü yapmaz. Kim olursa olsun, nerede yazarsa yazsın bir köşe yazarına Osman Gürün tespiti yaptıran Gürün’e duyulan sempati değildir.
Ya nedir?
Siyaseten gelinen noktadır, kabul görse de görmese de Gürün’ün sahip olduğu siyasal güçtür.
Burada asıl sorulması gereken soru; ‘Osman Gürün siyasette bu kadar yol alırken, bunca güce erişirken kim, ne yaptı?’ sorusudur.
Bu durum bizim için hâlâ merak konusudur.
Şimdi kan tükürmenin, feryat figan açıklama yapmanın elbette bir anlamı vardır.
Ancak CHP’de tren 2014 yerel seçimleriyle kaçmıştır.
2014 sürecini yok sayarak bugünün arızalı ilişkilerini, sonuçlarını ve aktörlerini tartışmak bizim açımızdan mümkün değildir.
Zira muhalefet için zemin gerekir ve bugün gelinen noktada siyaset bu zeminin sahibi değildir. Yukarıda ifade ettik.
Köşe yazarlığı yapan, bu olgunluğa erişen gazeteciler kendilerine sağlanmış özgür alanlarda, siyaset başta olmak üzere yaşamın her alanına ilişkin görüşlerini açıklayabilirler.
Köşe yazılarını eleştirenler; tespite, analize ve mevcut duruma işaret eden yazıların sorumluluğunun sadece yazara ait olduğu gözden kaçırmasınlar.
Kimse bizi sevmek, takdir etmek zorunda değildir.
Köşe yazılarında yer alan tespit ve görüşleri beğenip-beğenmemek (!) okurun kendi bileceği iştir.
Mesleki varoluşumuza yönelik görüş ve düşüncelerimizi tartışmaya açmadan yazmaya devam edeceğimizi belirterek sonlayalım.