Politikada hakaret bir yöntemdir. Yanlışlığına inandığımız bu yöntem bir stratejik eser aynı zamanda. Bu konudaki en çarpıcı örnek Amerika’da yaşanıdır. Amerikalılar, Zapatista Lideri Komutan Markos’un “Gey” olduğu iddia ederler. Bu konuda suni bir kamuoyu oluşturulur. Markos’u aşağılamak, itibarsızlaştırmak için ortaya atılan bu iddiaya Markos’un verdiği cevap politikaya nasıl baktığının göstergesi gibidir. Markos iddiaları şöyle cevaplar. “Evet, San Fransisko’da Gey’im, beyazların egemen olduğu Güney Afrika’da Zenciyim, Nazi Almanyasında bir Yahudi, İsrail’de Filistin’li, Soğuk savaş sonrasında bir Komünist, gece metroda yanlız seyahat eden bir kadın, işten atılmış bir işçiyim”…
Markos politikaya nasıl ve kimlerle baktığını böyle anlatır. Markos, dünyanın bütün ezilenleri ile buluşmasını böyle açıklar. Markos yapılacak şeyin “Daha yüksek sesle daha ağır hakaret olmadığını” gösterir.
Ancak bu düşüncenin arkasında bir bilgelik ve devrimci bir politik anlayış vardır.
Bu türün bir başka örnek lideri de Gandhi’dir. “Şiddet göstermeme, inancımın birinci maddesidir. Aynı zamanda o, benim itikadımın da son maddesidir” Gandhi’nin dünya görüşünün de kısa bir özeti.
Ruhundaki yücelik ve ender rastlanan zekâsıyla çağdaş tarihin en önemli kişilerinden olan Gandhi, siyasi ve ahlaki inançlarının temelini bağlı bulunduğu Cayna dininden alıyordu. Gandhi’ye göre “ilkesiz siyaset, vicdanı sollayan eğlence, çalışmadan zenginlik, bilgili ama karaktersiz insanlar, ahlâktan yoksun bir iş dünyası, insan sevgisini alt plana itmiş bilim ve özveriden yoksun din anlayışı” bir ulusu yok edecek unsurlardır. Şiddete karşı duruşu ule tanınan Gandhi 1948’de bağnaz bir Brahman’ın şiddetine maruz kalarak Yeni Delhi’de öldürüldü.
CHP’deki kaset krizi sonrası partinin genel başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu’na Gandi’ye olan benzerliği nedeni ile “Gandi Kemal” yakıştırması yapıldı. Bu benzerlik ne yazık ki fiziksel olmaktan öteye gidemedi. Toplum belleğindeki Gandhi beklentisi yerini hayal kırıklığına bıraktı. Gandi Kemal’den Gandhi söylemleri çıkmadı. Tam aksine yapılan her açıklama “rövanşist” bir anlayışla değerlendirildi. Toplum, karşısında Gandhi’ye benzeyen ama onun gibi konuşmayan bir lider buldu. 12 Haziran genel seçimleri öncesi politika hakaretlere teslim oldu, itibarsızlaştı… Daha yüksek sesle daha ağır hakaret et ! Yöntem bu. Bu yöntemin kime ne faydası var ve halk bu söylemin neresinde duruyor diye sormak gerekir…