Yanılmıyorsam 6 ay önceydi. Muğla’nın il oluşunun 100. Yılı nedeniyle Muğla Valiliği Planlamada görev yapan bir memur aradı. Telefonla bizimle bağlantı kuran memur arkadaşımız “100. Yıl” etkinlikleri ile ilgili olarak oluşturulacak komitede Gazeteci Yazar Özcan Özgür’le, Nejat Altınsoy’u görmek istediklerini ifade etti. Valilikte yapılacak bir toplantı ile bir araya gelineceğini, oluşturulan komitenin yıl boyunca bir etkinlik takvimine sahip olacağını belirtti. Özcan’ı bilmem ama ben ilk kez valilikten böyle bir davet alıyordum. Memnuniyetle böyle bir ekibin içinde olacağımızı kendilerine ilettik. Planlamadan bizi araması için görevlendirilen memur arkadaşımız ile hemen akabinde bir ya da iki kez yine telefonla görüştük. Toplantı ile bilgili bize bilgi verilecekti. Bu bir davetti ve biz bunca yılın birikimini memleketimiz için seve seve, gönüllülük esasına dayalı olarak vermeye hazırdık. İşin gerçeği heyecanlandık. Bu görüşmelerden sonra biz kolları sıvadık. Marka değeri yaratma konusunda nasıl bir yol ve yöntem izlenmesi gerektiğini bilen bir tasarımcı olarak ilk önce Muğla’nın il oluşunun 100. Yılı için bir logo hazırladım ve planlamadaki arkadaşımıza gönderdim. Bu logonun valilik tarafından beğenildiği, eğer uygun görülürse tüm dökümanlarda, matbu evraklarda, etkinliklerde, kullanılabileceği söylendi. Tamam dedik ve aldığımız davet üzerine çalışmalarımıza devam ettik. 100. Yılda 100 Proje, 100. Yılda 100 İsim, başta olmak üzere içi dolu dolu bir etkinlik önerisi hazırladık. Zaten sadece kenti yazan gazetecilerdik, ne yapacağımızı da biliyorduk. Profesyonel bir müzik geçmişim vardı ve 100. Yılı etkinliklerine denk düşen uluslar arası Rock, Blues, Jazz festivalleri kapsamına Muğla alınabilirdi diye düşündüm ve müzisyen dostlarımla birlikte bir çalışma başlattık. Organizasyon firmalarına ve sponsorlara yapılan görüşmeler sonucunda Muğla’nın bu kapsama alınabileceği bilgisine ve işbirliğine ulaştık. Biz varız ya işin içinde, biz kutlama komitesine alınacağız ya; dersimize çalışalım öyle gidelim istedik valilikte yapılması düşünülen toplantıya. Ben kendi kulvarımda, Özcan Özgür kendi kulvarında yığınla hazırlığın ve projenin sahibi olduk. Olduk ama bu kutlama komitesinin toplantısı bir türlü gerçekleşmiyordu. Beklemeye devam ettik. Böyle bir komitede olmak bizim isteğimiz değildi, biz bu komiteye faydalı olurlar diye birileri tarafından tavsiye edilmiş ve sonrasında davet edilmiştik. Biz uzunca bir süre, bir, iki, üç ay ve fazlası bekledik. Ancak bir türlü aranmıyorduk, bilgi de verilmiyordu. Sonuçta birileri bizim ismimizi önerme yanlışlığında bulunmuş, yanlıştan bu süreçte geri dönülmüş olabilirdi. Bizi aramıyor, sormuyorlardı. İnsan bazen zor anlıyor ve biz zorda olsa anlamıştık, bizi istemiyorlardı. Ya da birileri bu komite için biz iki sosyalist gazeteciyi tehlikeli bulmuş, bizim yerimize aidiyet ve biat duyguları ile hareket eden bizden daha müslüman, bizden daha milliyetçi, bizden daha Muğlalı! başka isimleri komiteye almıştı. Olabilirdi, bu mümkündü. Sadece bir telefon açıp bize bilgi verebilirlerdi. Verseler bizim için sürpriz olmazdı. Sonuçta bilgi, veri, bilim, sanat, kültür, görgü, tecrübe ve ilişkiye sahip olan insan kaynakları bu kentte hiçbir zaman işe yaramamıştı, bir kez daha yaramayabilirdi ve biz bir kez daha yüksek beklentilerimizin kurbanı olabilirdik. Yüzüncü yıl bizim için bir yüksek beklentinin sergilendiği görkemli bir platform olmalıydı. Bu nedenle bize teklif geldiği gün kolları sıvadık ama yetkinin insanı yüceltmeyen bir tarafı da vardı, işte biz bunu unutmuştuk. Yaklaşık on beş gün önceydi. Muğla’nın il oluşunun 100. Yıl etkinlikleri, İstanbullu profesyonel bir ajansa verildiği bilgisine ulaştık. Bunu da tesadüfen öğrendik. Muğla Valiliği böylesi önemli bir etkinliği profesyonellerin eline bırakabilirdi buna söyleyecek sözümüz olamazdı. Ancak bu durum işin ruhunu yansıtacak olan kutlama komitesinin oluşturulmasına engel oluşturmamalıydı. Bu nedenle Muğla’nın sahip olduğu insan kaynaklarını, bilgi gücünü bu projenin en önemli parçası olarak görmek yerine bu kentin toprağına, ruhuna uygun projeleri profesyonel ajansların teklif dosyalarında aramak bir 100 yıl daha geçse bizim anlayabileceğimiz bir iş değildi. “Sağlık olsun, devletimiz varolsun” dediğimiz anlarda Anadolu Ajansı Muğla Büro Temsilcisi Kenan Gürbüz, kendi fotoğraflarından oluşan bir fotoğraf albümünün kapağının tasarımı için benden ricada bulundu. Kenan Gürbüz’ün fotoğraflarından oluşan bir albümden, bu kataloğa uygun düşenleri birlikte seçtik. Önce eskiz, ardından orijinal bir kapak tasarladım. Kapak çalışması bittiğinde ise Kenan Gürbüz, bu çalışmanın Muğla Valiliğinin 100. Yıl etkinlikleri kapsamında hazırlanacağını belirtti. 100. yıl kutlamaları ile ilgili tarafımdan hazırlanan 100 yıl logosunu kapağa koymanın uygun olacağını düşündüm ve logoyu kapağa yerleştirdim. Aslında o an anlamıştım ki; bu çalışma başlamış ve kararlar alınmıştı. 100. Yıl kutlama komitesinde Özcan Özgür’le, Nejat Altınsoy’u bu komiteye önerme yanlışından dönülmüş, komitenin gazeteci kontenjanına Kenan Gürbüz alınmış diye düşünmüştüm. Kenan’da bu etkinliklere katkı koyacak bir arkadaşımızdı. Hiçbir şey söylemeden, kendisine bir şey hissettirmeden benden istediği çalışmayı kendisine teslim ettim, nerede ve nasıl basılması gerektiğini kendine anlattım. Elit ve bütçeli bir çalışmaydı. İyi bir fotoğraf belgeliği olacağından, etkinliğine yakışacağından hiç şüphem yoktu . İyi gazeteci olmanın yanında iyi ilişkilere sahip olmakta önemliydi. Bunu bir kez daha anlamıştım. Sonuç olarak biz Muğla’nın il oluşunun 100. Yılı etkinlik komitesinin yanlış önermesiydik ve yetkililer bu yanlıştan tam vaktinde geri dönmüşlerdi. Biz; yerel yönetimlerinin özensiz, derinliksiz üç beş kişiyle gerçekleştirdiği festivallerin içinde olmadık, alkış tutmadık. Şu saatten yapılacak olan 100. Yıl kutlamasının da hiçbir şekilde içinde olmayacağımı kendi adıma belirtmek isterim. 100.yıl logosu benden Valiliğe hediye olsun. Ne diyelim; “Sağlık olsun, devletimiz sağolsun”…