1980 sonrası kuşağa bakıp “Plastik bir kuşak oluşturuyorlar. Okumayan, yazmayan, araştırmayan, sormayan, sorgulamayan bir kuşak yetiştiriyorlar” demişti değerli bir bilim insanı.
Emekli olduktan sonra Bornova Mahfel’de tıp kitapları satarak yaşamına devam Metin Hoca; 80’de sosyalist-islamcı olarak yargılanmış ve bir süre cezaevinde yatmıştı.
Çıkınca küçük bir işyeri açarak yaşamına devam etmişti.
Metin Hoca hiç evlenmemişti.
Ama yüzlerce gencin babası, hamisiydi.
Pahalı olduğu için anatomi kitabını alamayan gariban tıp öğrencilerine teksir kağıdına basılmış anatomi kitabını üç otuz paraya tedarik eder, “hekim olunca bana bakarsın” diyerek onları başından savardı.
Nurettin Topcu ekolünden gelen hoca, 80 sonrası yeni kuşağın genç nesline iki şairi okumalarını önerirdi.
Genç neslin erkeklerine “Cemal Süreya’yı”, kızlarına da “Gülten Akın’ı”…
Metin Hoca, Gülten Akın için “Türkiye’de yaşayan ve yaşamak isteyen her genç kızımız ve kadınlarımız mutlaka Gülten Akın’ı okumalı. Bir kadın için kara kömür saçlarını dibinden kesmek büyük bir isyandır, direniştir. Kızlarımız okumalı” demişti.
Bizlerde büyük hatıralar bırakarak sonsuzluğa göçen Metin Hoca’nın Bornova’daki gofrası uzun süre, muhtemel tıp öğrencileri tarafından teksir kağıdına elle yazılmış bir notu özenle sakladı.
“Metin Hoca’yı kaybettik. Ruhuna Fatiha”…
Türk şiirinde ikinci yeni akımının tek kadın şairi Gülten Akın, şiirin öz anasıdır.
Bu büyük şair edebiyat dünyamızda böyle tariflenir.
Gülten Akın, geçtiğimiz gün 82 yaşında aramızdan ayrıldı.
Şiirin öz anası yaşamını yitirdi.
Bize taziyesi ile birlikte eserleri kaldı.
Rüzgâr Saati (1956), Kestim Kara Saçlarımı (1960), Sığda (1964), Kırmızı Karanfil (1971), Maraş’ın ve Ökkeş’in Destanı (1972), Ağıtlar ve Türküler (1976), Seyran Destanı (1979), İlahiler (1983), Sevda Kalıcıdır (1991), Sonra İşte Yaşlandım (1995), Sessiz Arka Bahçeler (1998), Uzak Bir Kıyıda (2003), Beni Sorarsan (2013) Gülten Akın’ın bize miras bıraktığı eserlerinden bazıları.
Biliyoruz ki; şair ölümlü, şiir sonsuzdur.
Bizi teselli eden de budur.
Benim kuşağın “Gülten Akıncı” genç kızları bugün ellisinde, ellibeşinde…
Onların kızları 30’un merdiveninde.
Gülten Akın mutlaka olmalı (!)
Anadan kıza giden miras listesinde…
Yaşayan her bir kuşağın şairi, ‘şiiri düzde kuşatan’ Gülten Akın’ı saygıyla analım ve onun sonsuzluğa uzanan şiirilerinden birisiyle sonlayalım…
Ah, kimselerin vakti yok/ Durup ince şeyleri anlamaya / Kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar / Evler çocuklar mezarlar çizerek dünyaya / Yitenler olduğu görülüyor bir türküyü açtılar mı / Bakıp kapatıyorlar / Geceye giriyor türküler ve ince şeyler / Memelerinde biraz irin, biraz balık ve biraz gözyaşı / Bir dev oluyorsun deniz deniz deniz / sisin dere ağızlarından sokulup akşamları / Fındıklarımızı basıyor/ Neyleriz kararan tomurcukları / Çocuklarımıza yalvarıyoruz: Aç durun biraz / Tecimenlere yalvarıyoruz: Bir “Hotel” bir gizli evlenme az çiziniz / Bir banka az çiziniz bir yalvarma / Bizden size ve sizden dışardakilere / Karılarımızı yolluyoruz tırnaklarını kesmeye ve demeye / -Evet efendim- Çocuklarımızı yolluyoruz dilenmeye / Bizler gidiyoruz yatağımız tanrıya emanet / Yazların motorlu çingeneleri / Ah, kimselerin vakti yok / Durup ince şeyleri anlamaya / Baba evleri, ilk kez girilen ırmağa dönüş / Toprağa tutku, kendinden dolayı / Kulaklarımızı tıkıyoruz: Para para para / Kulaklarımızı açıyoruz: Kavga kavga kavga / Sorar belki biri: Kavga ama neden kavga / Komşumuza sonsuz balta, karımıza yumruklar içinde / -Bilmiyoruz neden kavga / Sonra kasabanın cezaevinde / Silgimizi göz önüne yerleştiriyoruz / Günlerimiz iterek genişletiyoruz / Yer açıyoruz karılarımızı düşünmeye / Bizsiz geçen menevşeyi düşünmeye / Durup ince şeyleri anlatmaya / Kimselerin vakti olmasa da / Okulların kadın öğretmencikleri/ Tatil günlerini çoğaltsalar da / Kutsal nemiz varsa onun adına / Gözlerimiz için bağlar dokusalar da / Birikimler ve çizgiler gitgide gitgide / Açmaya ilkyaz çiçekleri / Bir gün birileri öte geçelerden / Islık çalar yanıt veririz…