7 Haziran genel seçimlerinin mesajı yerini 1 Kasım genel seçimlerinin mesajına bıraktı.
7 Haziran’da özellikle muhalefet partilerine sağlanan hak, 1 Kasım’da geri alındı.
Kazananla kaybedeni net bir şekilde ayrıştıran 1 Kasım seçimlerinde sandıktan çıkan mesajı; “Huzurlu ve güvenli bir yaşam, bir ve beraber olmak ve ötesinde ekonomik istikrar” olarak tanımlarsak sanırız yanılmış olmayız.
***
Biliyoruz ki sandığın bir dili var.
İşimize gelse de gelmese de biz bu dili anlamak ve anlatmak zorundayız…
“Huzurlu ve güvenli bir yaşam, bir-beraber olmak ve ekonomik istikrar” neredeyse hepimizin altına imza koyacağı türden talepler…
Bu aslında 7 Haziran’dan 1 Kasım’a gelinen süreçte seçmenin de ortak isteği.
Ancak seçmen böylesi ortak talepleri kimin sağlayabileceği konusunda ayrışma yaşıyor.
Kimisi Ak Parti’nin,
Kimisi CHP’nin,
Kimisi MHP’nin,
Kimisi de HDP’nin tüm bu talepleri karşılayabileceğini düşünüyor.
Tercihini buna göre yapıyor.
Sonuçta sandıklar açılıyor ve böylesi bir talebin hangi lider tarafından sağlanabileceği ortaya çıkıyor.
Seçmen; “Tüm bunları sağlayacabilecek ve risk alabilecek lider, şudur” diyen bir sandık dili oluşturuyor.
***
Siyasetçi kürsüde,
Seçmen sandıkta konuşsa da (!)
Genelin oluşturduğu sandık dili, bizde pek anlaşılmıyor.
Bizde bu dile itibar edilmiyor.
Ne olursa olsun (!)
Bilinen lehçenin değişmesi istenmiyor.
Muğla, diğer bütün illerin aksinde duruyor ve onlar gibi düşünmüyor.
Ancak böyle düşünerek karar verenlerle bu topraklarda birlikte yaşıyor ve sonuçtan ders çıkarmak; Muğla’nın kitabında yazmıyor.
Her seçim döneminde aynı şeyler oluyor ancak Muğla bu işin hesabını bir türlü soramıyor.
***
Peki Muğla hesap sormalı mı?
Soracaksa kimden sormalı?
***
1 Kasım seçimlerinin üzerinden tam beşgün geçti.
Bu süreçte bizden beklenen türden yazılar kaleme almamak için sandığın etrafında dönmeye ve hamasi turlar atmaya devam ediyoruz.
Sizde fark etmişsinizdir aslında debeleniyoruz.
Oysa bugün eleştiri için gerekli olan herşey var.
Bu süreçte mutfakta çok malzeme birikti.
Bu malzemeden biz köşe yazarlarına iyi fırsatlar çıkacak olsa da biz asıl yemeği pişirmek için biraz daha beklemekten yanayız.
Beklentilerimiz arasında Gazeteci Yazar Özcan Özgür’ün bir an önce tedavisini tamamlayarak sahalara dönmesi de bulunuyor.
Bu süreçte yerelde yapılan tüm seçim yorumlarını ve açıklamalarını dikkatle takip ediyor, kimin ne dediğine bakıyor ve notlarımızı buna göre alıyoruz.
Eninde sonunda bu süreci ve sandığın dilini mutlak yazacak,
Mümkünü yok (!)
Şeytanı da taşlamadan bırakmayacağız…