Bir önceki gün, Kent Yazıları’nda kaleme aldığımız “Kumluova’nın Rüzgarlı Tepeleri ve Musa Gökbel” başlığı taşıyan yazıya çok sayıda ileti aldık.
“Sayın yazar; sen aday adaylarını bir çuvalın içine koymuş, çuvalın ağzını da bağlamışsın. Çuvalın dışında bir tek Musa Gökbel kalmış” tespitli ileti bize gelen iletiler arasında en ilginç olanı.
Bu nedenle paylaşılmayı hak ediyor.
Kumluova’nın Rüzgarlı Tepeleri yazısında CHP örgütleri ve tabanının her şeyin farkında olduğunu ifade etmiş bu savımızı bir kez daha yinelemiştik.
Muğla CHP Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adayı Musa Gökbel’in CHP örgütlerinin ön seçim ısrarında örgütün yanında kararlılık gösteren tek siyasetçi olduğunu, örgütün ön seçim ısrarı ile ilgili aldığı kararları Musa Gökbel’in dışında hiçbir aday adayı siyasetçinin desteklemediğini ifade etmiştik.
Büyükşehir belediye başkan adaylığında adı geçen siyasetçilerin örgütü bu haklı (ön seçim) isteğinde yalnız bıraktıklarına dikkat çekmiştik.
Büyükşehir adaylığı konusunda adı geçen Osman Gürün, Fevzi Topuz, Ali Arslan gibi siyasetçilerin ön seçim sürecinde örgütün verdiği mücadeleyi uzaktan seyrettiklerini ve bu süreçte basına ve kamuoyuna yansıyan tek bir açıklamaları olmadığını vurgulamıştık.
Ön seçimin; ne eyleminde ne de söyleminde yer almayan bu siyasetçilerin atama yapılması ihtimali üzerine kafa yorduklarını, aday olmanın yollarını genel merkez ilişkilerinde aradıklarını belirtmiştik.
“Tarlada izi olmayanın hasatta gözü olmaz” tespiti, Kumluova’nın Rüzgarlı Tepeleri yazısına gelen ikinci önemli ileti.
***
CHP’de ön seçim sürecini temel alan yazılara devam etmek istiyoruz. Ön seçim sürecinde kim, ne kadar? katkı koydu? Bunun peşindeyiz.
Önce örgütüne ön seçimin parti içi demokrasi olduğu söyleyen, arkasından dönüp genel merkezde atamanın yollarını arayan, bir ayağı kız, diğer ayağı oğlan evinde olan siyasetçi tipinin farkına varılsın istiyoruz.
***
Bize göre; Musa Gökbel ve arkadaşlarının elinde ön seçim isteği ile yakılan Çoban Ateşi’nin diyalektik süreci devam ediyor. Biliyorsunuz; Çoban Ateşi sonrasında tüm örgüt ön seçim kararı almış ve bu kararı genel merkeze taşımıştı.
Ancak örgütün aldığı ön seçim kararı ortadayken, atama yapılması için her fırsatı değerlendiren, bunun üzerine senaryolar düzen siyasetçiler genel merkezin duvarına çarpıncaya kadar bu işe devam ettiler. Belediye Başkan adaylarını örgütün iradesi ile belirleme kararı alan CHP Genel Merkezi’nin “DUR” işareti üzerine “en şampiyon örgütçü” olarak örgüte zorunlu dönüş yaptılar.
Aday olmanın yollarını örgütte aramaya başladılar.
CHP’de elit imtiyazlı döneminin bittiğini geç fark ettiler.
CHP örgütleri her şeyin farkında olsun, atama düşü kuran fırsatçı adayların farkına varsın istiyoruz.
***
Sonuçta bu gün gelinen noktada CHP Genel Merkezi, büyük şehir statülü seçimlerde belediye başkan adaylarını tüm üyelerin katılımı ile temayül yoklaması ile belirleyeceğini açıkladı.
CHP’de adaylık ve ön seçim süreci başladı.
Musa Gökbel, eylem ve söylemleri ile bu kritik sürecin doğal lideri oldu.
Örgütün ön seçim ısrarını aday adayları arasında Musa Gökbel’in dışında hiçbir siyasetçi katkı koymadı.
***
Bir tespit ile devam edelim.
Bu süreçte ön seçim konusunda örgütü desteklemeyen aday adaylarının önünde seçilebilme konusunda da bir engel kalmadığına dikkat çekelim.
Ön seçimin önündeki engellerin atama peşinde koşan aday adayları tarafından değil, örgüt tarafından kaldırıldığını belirtelim.
Demokrasi böyle bir şey!
Mücadelenin içinde yer almayanlar bile verilen demokratik mücadelenin sonuçlarından yararlanabiliyor. Belediye başkan adayların ön seçimle belirlenmesi mücadelesine aday adayı olarak Osman Gürün, Fevzi Topuz ve Ali Arslan destek vermezken, örgüt şimdi bu isimlere de başkan adayı olma şansı tanıdı.
Ancak bu şansın bir olmazsa olmazı var.
Sandık; ön seçim sürecini desteklemeyenler içinde bir şans yarattı.
CHP örgütü; ön seçim sürecini destekleyenlerle, desteklemeyenler arasında tercihini temayül yoklamasında ortaya koyacak. Bu noktada sandık birilerine ödül verirken, birilerine de ceza verecek.
***
Tüm bu süreçte CHP’de ön seçim istekli yakılan Çoban Ateşi’nin bir ucundan tutmuş, küçük bir parçası olma onuruna ulaşmış bir kent yazarı olarak hemen belirtelim.
Pınarbaşı buluşmasında Çoban Ateşi’nin yakıldığı ilk günden bu güne, Musa Gökbel’in örgütün yüksek beklentilerini çerçevelediği hareketin içinde yer alıyoruz.
Bu noktada kişisel bir beklentinin sahibi ve hiçbir siyasetçinin de adaylığına karşı değiliz. Bizim karşı olduğumuz siyasi partilerdeki antidemokratik yöntem ve uygulamalar.
Yerel siyasi dükalıklar!
Karşı olduğumuz örgütlerin ve örgüt emeğinin yok sayılması.
Bu nedenle bugün gelinen noktayı çok önemsiyoruz.
Bu noktaya nasıl gelindiğini çok iyi biliyoruz…