SEÇİM YORUMLARI ÜZERİNE
Biliyoruz ki herkes seçime ilişkin yorumları bekliyor.
Kimin ne yazacağını merak ediyor.
Bizim açımızdan mesele şu:
Siyaseti ve kenti yazan bir gazeteci olarak elbette seçimleri sonuçlar üzerinden yorumlayacağız. Ancak asıl yorumu seçim sonuçlarına etki yapan gelişmeler üzerinden yapmak gerektiğine inanıyoruz.
Kafası sonuç odaklı çalışan herkes, seçim sonuçlarına ilişkin yorum yapabilir.
Normal bir seçim yaşamış olsaydık (!) seçim sonuçlarına yönelik görüşlerimizi yazarak işi bitirebilirdik.
Ancak durum böyle değil.
Sizde biliyorsunuz ki biz farklı bir seçim yaşadık.
Bize göre büyükşehir başta olmak üzere 13 ilçenin ayrı ayrı hikâyeleri mevcut.
Sadece hikâyeler mi?
Elbette değil.
Genel seçimlerde temelleri atılan ve yerel seçimlerde yasal bir zemini olmamasına karşın oluşturulan; ‘tam, yarım ve çeyrek porsiyon ittifaklar’,
Tüm bu işbirliğinin reddedildiği ya da tam tersi kabul gördüğü seçim bölgeleri, gömlek değiştirir gibi parti değiştiren adaylar, bir partiden aday gösterilen belediye başkan adaylarının ittifakla elini kolunu bağlayan belediye meclis üyeliği listeleri, Bazı bölgelerde aday çıkarılmaması, meclis dışı düşük oranlı siyasi partilerin aday çıkarması, yapılacak yorumları bir temel üzerine oturtmanın önüne engel oluşturuyor.
Ötesinde herhangi bir partinin oy aritmetiğini içinden çıkılmaz bir hale dönüştürüyor.
Seçim öncesinde başlayan ve seçim boyunca devam eden bu arızalı durum bizi genel sonuçlara yönelik yorum yapmaktan daha özel yorum yapmaya sevk ediyor.
Seçim, gazetecilerin ve köşe yazarlarının yakasından tutup başka tarafa doğru sürüklüyor.
Bu seçimi özensiz ve derinliksiz yorumlamak, bunu pazarlamak pek mümkün görünmüyor.
‘CHP şu kadar, Ak Parti bu kadar oy aldı’ demekle iş bitmiyor.
Herkes kendi zaviyesinden değerlendirme hakkına sahip.
Ancak seçim yorumu yapma hakkını kendinden görenler dikkatli olsunlar.
Artık soğan kabuğu ile hesap görülmüyor.
Zira Muğla farklı bir seçim yaşadı.
Bu farkın ortaya konması, tarihsel süreçte yerini alması görevi gazetecilerin ve köşe yazarlarının ötesinde bir gerçeğe gelip dayanıyor.
Bize göre fikir adamlarının ve analistlerin devreye girmesi gerekiyor.
Ötesinde sosyoloji biliminin, sosyologların bu seçimi bir mütehassıs gibi masaya yatırması, tepeden tırnağa muayene etmesi gerekiyor.
Zira insanın ayağına her zaman böyle hasta gelmiyor.
Bu nedenle Mabolla Kent Gazetesi’nde seçim öncesinde analitik bakış yazılarıyla düşüncelerini ortaya koyan Sosyolog Ünal Bozyer’den gelecek analizleri sabırsızlıkla bekliyoruz.
Bozyer’in analizleriyle tarihe not düşeceğini biliyoruz.
Yukarıda ifade ettik.
Siyaseti ve kenti yazan bir gazeteci olarak asıl yorumu seçim sonuçlarına etki yapan gelişmeler üzerinden yapacağımızı dile getirdik.
Bugün seçime yönelik bizden yorum bekleyenlerin beklentilerini boşa çıkarmayalım.
Yazıyı İHA Temsilcisi meslektaşımız Bekir Tosun’un seçimin en hararetli gününde yaptığı ve bizimde kendisini haklı gördüğümüz bir tespitle bitirelim.
Bekir Tosun seçimden bir hafta önce;“Sandık, sosyal medyayı yener. Sosyal medyada kazananlar, sandıkta kaybedecekler” demişti.
Biz de bir kenara not etmiştik…
***
Bu köşede yer alan içeriklerin sosyal medya üzerindeki paylaşımlarına yapılan yorumlarla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluk, yorum yapan kişilere aittir. Köşe yazısının yazılı ve görsel yayın kurumlarında ve internet medyasında izinsiz kullanımı yasaktır.