CHP’de yaşanan istifa krizinin ardından CHP örgütlerinde baş gösteren sıkıntı kartopu gibi büyümeye devam ediyor. Sıkıntı her haliyle CHP Genel Merkezine ulaştı.
Ancak genel merkezin belediye başkan adaylarını belirleme yöntemine duyulan tepki CHP’de adaylık süreciyle başlayan hareketliliğin önüne geçti.
***
Elit ve imtiyazlı tavırlarıyla örgütüne tepeden bakan,
Hor gören, insana ve tabanına dokunmaktan vazgeçen,
Partinin insan kaynağını tamamen kurutan,
Bu haliyle partiyi kendi geleneklerinden, ideolojisinden kültürel ve sosyal kodlarından, tabanından uzaklaştıran belediye başkanlarının periyodik” olarak seçilmesini sağlayan yöntemle CHP’de;
El fireni çekildi.
CHP örgütlerinde, orta ve kıyı Muğla’da;
40 yıllık heyecan yerini bir garip şaşkınlığa ve suskunluğa bıraktı.
***
Belediye mührüyle kendini örgütün üstünde gören;
Örgütü belediyelerin arka bahçesine çeviren belediye başkanlarının partide neden olduğu tahribat (!) bugün aday belirleme yöntemiyle yeniden ortaya çıktı.
2014 yerel seçimleri öncesinde;
CHP örgütlerinin ön seçim istekli yüksek beklentisi, yüksek siyasetin engeline takıldı.
Örgütsel emekten, parti içi demokrasiden bir kez daha mahrum kalan CHP örgütleri tarihsel bir yüzleşmeyle karşı karşıya…
Bu yüzleşmeden;
Ya örgütler ya da genel merkez galip çıkacak.
***
CHP örgütü bu yüzleşmenin ilk adımını istifa olayı ile attı.
Muğla tepkisini Ankara’ya ulaştırdı.
Muğla CHP örgütleri, genel merkezin büyük şehir adayını kamuoyu araştırmalarıyla belirlenmesi kararının aslında “Atama” yöntemi olduğunun farkında.
Örgütün; atamanın kapısını aralayan kamuoyu araştırmalarına güveni yok.
CHP’lilere göre; kamuoyu araştırmaları, yönlendirilmiş sorularıyla yerel gerçeği ve örgüt iradesini yansıtmıyor.
CHP örgütleri adayını kendisi belirlemek istiyor.
Muğla bu konuda kararlı.
Yüksek siyaset ise yetkinin kendinde olduğunu ifade ediyor.
Bu haliyle CHP, yaman bir çelişkiye yelken açmış durumda.
Bu çelişki ortadayken CHP yüksek siyaseti özellikle büyük şehir belediye başkan adayını belirleme yöntemine ilişkin kararını gözden geçirmek zorunda.
***
Genel merkez kararını gözden geçirmezse!
Ne olur?
Bunun yanıtı CHP örgütlerinin değil,
Yönteminde ısrar edecek olan yüksek siyasetin sorunudur.
Şu saatten sonra ne olacağını örgütler değil, yüksek siyaset düşünmek zorunda…
***
Muğla CHP örgütleri, üstü tülbentle gizlenmiş atama yöntemine ilk tepkisini istifa olayıyla gösterdi.
Bu daha başlangıç!
Bu aynı zamanda anlamak istemeyenler için;
Tekrarlanabilecek bir uyarı…
***
Önümüzdeki süreçte kamuoyu araştırması safsatasına gizlenen imtiyazlı yöntemin, tek ve zorunlu seçenek olarak örgütlere dayatılması partide ve tabanda büyük bir çözülmeye neden olabilir.
CHP tabanı tepkisini Mart ayına saklarken,
CHP yerel örgütleri bu karara tepkiyi ertelemesiz ortaya koyabilir.
CHP örgütleri partinin içini boşaltabilir!
***
Hiç kimse; “Olmaz öyle şey” demesin.
Siyasi kulislere kulaklarını tıkamasın.
Ön seçim ve sandık talebini genel merkeze ulaştıran, adaylarını eğilim yoklamasıyla, sandıkta belirlemek isteyen CHP örgütleri, İl Başkanı Mustafa Öztürk başkanlığında il yönetimi ve sekiz ilçe başkanı ve yönetimler; görevlerinden istifa edebilir!
Bu size “Uzak ihtimal” gibi gelmesin,
Bu olmayacak bir şey değil…
***
Bir uyarıyla sonlayalım.
Seçme ve seçilme hakkını, parti içi demokrasiyi sonuna kadar savunan Muğla CHP örgütlerinin bu konudaki kararlılığını sakın kimse tartışmaya kalkmasın.
Böylesine kritik bir süreçte kimse örgüt kararlılığını bir samimiyet testinden geçirmesin.
Sonuçları itibariyle bu, çok acı bir tecrübeye dönüşebilir.
CHP yüksek siyaseti;
İmtiyazlı adayını “korumak” isterken, hem adayını hem de partiyi kaybedebilir.