Başlığı okudunuz.
Başlıkta yer alan tespit CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na ait.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, genel merkezde düzenlenen CHP’li Belediye Başkanları toplantısında önemli açıklamalar yaptı. CHP’nin 31 Mart yerel seçimleri öncesinde yayınladığı bildirgeye dikkat çeken Kılıçdaroğlu, önümüzdeki beş yıllık süreçte CHP’li belediyelerin yol haritasını da belirledi.
31 Mart yerel seçimleri öncesinde 12 maddelik seçim bildirgesi yayınlayan Kılıçdaroğlu, bildirgeden kaynaklı tarihi sorumluluğa dikkat çekti. “Bildirge taahhüttür” diyen Kılıçdaroğlu, seçimde gelen vatandaş güveninin hizmet sürecinde perçinlenmesi gerektiğini ifade etti.
Belediye başkanlarına koltuklarından kalkıp vatandaşa gitmeleri çağrısında bulunan Kılıçdaroğlu, toplumun her kesimiyle samimi bağlar kurulması gerektiğini bildirdi.
“Asılsız ihbarlara itibar etmeyin, devri sabık yaratmayın, kin intikam ve hesap sormayı bir kenara bırakın, yolsuzluğun üzerine gidin, liyakatı olanları kucaklayın, belde halkının yararına projelere devam edin, harcanan her kuruşun hesabını verin, meclis toplantılarını halka açık yapın, dini ve milli bayramlarda ücretsiz ulaşım sağlayın, engellilere ve kadınlara pozitif ayrımcılık gösterin, çocukları kazanın, okul servislerini gerekirse belediyeler karşılasın ve mutlaka yoksulluk envanteri oluşturun” Kılıçdaroğlu’nun tavsiyeleri arasında yer aldı.
Hepsi de önemliydi.
Ancak en önemlilerinden birisi; “Siyaseti Belediye Başkanı Yapar” açıklamasıydı.
Kılıçdaroğlu,tespitine şu sözlerle açıklık getirdi:
“Belki yeni görevlere yeni insanlar tayin etme ihtiyacınız olacaktır. Burada partizanca davranmak yok. Liyakat sahibi insanları getireceksiniz. Belediyede bir kişinin siyaset yapma hakkı vardır, o da belediye başkanı. Getireceğiniz insanlar (!) onlar da partizanlık yapıp onlar da politika yaparsa, onların vereceği her zarar sizin hanenize yazılır. Siz belediye başkanısınız, talimatı siz vereceksiniz, programı siz belirleyeceksiniz. Oraya getirdiğiniz bir kişi, ‘boş ver belediye başkanını, ne derse desin ben bildiğim yapayım, önümüzdeki seçimlerde belediye başkanlığına değil efendim milletvekilliğine hazırlanacağım’.Hayır, buna izin vermeyeceksiniz. Bakın çok açık, çok net söylüyorum liyakatli insanları getireceksiniz, sizin verdiğiniz her talimatı derhal yerine getirecek ve belediye başkanı beldeye verdiği sözlerin arkasında duran bir belediye başkanı kimliğiyle halkın önüne çıkacak. Bunu yapacak olan sizin getireceğiniz liyakatli kadrolardır”…
Bu köşeyi takip edenler hatırlayacaklardır.
31 Mart yerel seçimleri sonrasında ‘siyaseti ve kenti yazan bir gazeteci olarak seçimleri sonuçlar üzerinden yorumlayacağımızı ancak asıl yorumu seçim sonuçlarına etki yapan gelişmeler üzerinden yapacağımızı’ ifade etmiştik.
CHP yüksek siyaseti seçim sonuçlarından büyük bir ders çıkarmış gibi görünüyor.
Kılıçdaroğlu’nun CHP’li belediye başkanları toplantısında dile getirdiği “Siyaseti Belediye Başkanları Yapar” tespiti, tespit olmasının ötesinde bir uyarı.
Bize göre bu tespit Muğla’da 31 Mart yerel seçim sonuçlarını etkileyen, CHP’nin oy kaybına neden olan etkenlerden birisine işaret ediyor.
CHP’nin oy kaybetmesinde elbette başka faktörlerde var. Ancak bu süreçte büyükşehirde görev yapan bazı daire başkanlarının ve bazı belediye bürokratlarının yöntem ve uygulamaları adeta kişiselleşmiş, toplumda ve muhataplarında tepki oluşturmuştu.
Bu durum oy kaybına neden olan faktörler arasında yer aldı.
Büyükşehir yetkisi, dekoru ve konforuyla kişiselleşen uygulamalarsonuçta CHP’ye ve CHP Adayı Osman Gürün’e fatura edildi.
Kesilen faturalara, yapılan tüm olumsuz eleştirilere karşınCHP; başta örgütlü siyasetiyle,bazı ilçelerde yapılan yerel ittifaklarla, ötesinde sol unsurların ideolojik refleksiyle gelen destekle Muğla’da seçimden başarı ile çıktı.
Büyükşehirde ikinci dönemine giren Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, seçim sonrasında yaptığı değerlendirmelerden birisinde;“Bu seçimden CHP olarak çok ders çıkarmalıyız” sözüyle yeni döneme ilişkin ilk ipuçlarını verdi.
Bildiğimiz kadarıyla büyükşehir yönetim kadrosunda birinci ve ikinci basamaklarda bazı değişikliklere gidildi ve yine bildiğimiz kadarıyla ‘yetkili yönetimde’değişim devam ediyor.
Bu süreçte neler değişecek? Bekleyip göreceğiz.
Ancak biz şu kadarını söylemek isteriz.
Biliyoruz ki belediye çalışanları, en attan en üst makama, belli bir ideolojiye sahip olsalar da halk-hizmet-yerel yönetim ilişkisinde siyaseten taşıdıkları bir sorumluk yok.
Yapılan işlerden (!) bir daire başkanı ya da bir şube müdürü, belediye başkanı kadar sorumlu değil.
Toplumun gözünde, belediye eliyle yapılan hizmet ve uygulamalarına yapılan olumlu ya da olumsuz tepkilerin tamamının muhatabı; belediye başkanları…
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından yapılan “Siyaseti Belediye Başkanları Yapar” uyarısı, boş bir uyarı değil.
Kılıçdaroğlu, tam da bu konuya dikkat çekiyor ve CHP’li belediye başkanlarını uyarıyor.
Evet, ‘siyaseti yapacaksa, belediye başkanları yapacak’.
Görevini yapan, belli bir disiplinden uzaklaşmadan işine gücüne bakan belediye bürokratlarına, işini düzgün yapanlara sözümüz yok.
Belli yetkilere, mevki ve makamlara sahip olsalar da bazı belediye bürokratlarının siyasete etki yapacak (!) siyasetçiyi tartıştıracak ne bir yetkilerinin ne de haklarının olmadığını düşünüyoruz.
Kimsenin işine karışmak, birilerine don biçmek derdinde değiliz.
31 Mart’ta CHP’nin oy kaybetmesinde,kendisine sağlanan olanakla yetki şımarığına dönen, elit ve imtiyazlı hastalığına yakalanan bazı belediye bürokratlarının etkili olduğunu görmezden gelemeyiz.
Zira bu seçimin nasıl, hangi koşullarda alındığını en iyi bilenlerden biriyiz…

***
Bu köşede yer alan içeriklerin sosyal medya üzerindeki paylaşımlarına yapılan yorumlarla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluk, yorum yapan kişilere aittir. Köşe yazısının yazılı ve görsel yayın kurumlarında ve internet medyasında izinsiz kullanımı yasaktır.