Mesele hastane meselesi değil ama biz oradan yola çıktık. Hastane yapımı ve sonrasında yaşananlar kendimizle yüzleşme olanağı sağladı. Biz yatırım fukarası bir kentiz. Kentli olarak yatırım almayı unuttuk ve bu nedenle yatırım geleneğimiz oluşmadı. O yüzdendir ki yatırımları göğüslemekte zorlanıyoruz. Çünkü çok uzun zaman geçmiş ve biz yatırım almayı unutmuşuz. Kentin ve kentlinin bir yatırım, istihdam ve üretim hafızası yok. En sıradan, en insancıl taleplerin karşılanmasını hizmetten saymamızın nedeni bu…
Bu yüzden kentin tarım arazilerine açılan süper-hiper alış veriş merkezlerini çağdaşlık, tuvaletinde havalandırması bulunan markete de modern gözüyle bakıyoruz. Yatırım algısı ve geleneği olmayan bu kentte sıradan bir yatırımın kaosa neden olması, her konunun kriz yaratması bu yüzden…
Yatırım algımız yok. Hastane yapımı konusunda biz tüm bunlarla yeniden yüzleştik. Toplumun yaşam geleneğinin, yatırım geleneğinin çok üstünde durduğunu bir kez daha gözlemledik. Şimdi bu gerçeğin yeni bir boyutunu yaşıyoruz. İnsan ve hizmet unsuruna dayalı yatırımın gelmesine engel olamayan statüko, şimdi de yatırımı şekillendirmeye, kontrolünde tutmaya çalışıyor. Yatırımı işaret parmağı ile gösterilen yere (halk sağlığı açısından olsa gerek) yaptırmaya çalışıyor. Bunu da kendine bağlı tüm unsurlarını kullanarak yapıyor çünkü kontrolü kaybetmek istemiyor. Bir kez kaybederse ne olacağını biliyor.
Ancak iş, işten geçti. Söyleyelim; bu artık nafile bir beklentidir. Merkezi hükümetin yatırımlarının kent partneri, çözüm ortağı olma hakkını, ihtirasları ve hesapları nedeniyle kaybettiler. Bu kez hesapları tutmadı. İşin bir o yanın da, bir bu yanın da oldular. Kargaşa yarattılar, suni gündem oluşturdular ve sonuçta ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Rantın büyüklüğü karşısında ağzı sulanan statüko bu sefer kendisini tanımayan yapının kararlılığı ile karşılaştı ve panikledi. Çözüm için her yol denendi ama olmadı, olamadı. Bu sefer balta, taşa vuruldu. Geliştirilen her yöntem ve söylem maalesef etkisiz kaldı, istenilen algı oluşturulamadı. Siyaseti, siyasetçiyi, partileri etkisiz hale getiren, sıradanlaştıran, “ortak akıl” söylemi ve kandırmacası da bu kez tutmadı. Hiç alışık olmadıkları bu karşı duruşun kararlığı karşısında statik işbirlikçiler, hastane konusunda artık “seyirci” pozisyonuna düştüler.
Şimdi projenin hiç bir yerinde yoklar. Olanları sadece uzaktan izleyecekler. Temel atma töreninde de protokol koltuklarında değil, seyirci koltuğunda oturacaklar.
Hastane projesi, “İçinde statükonun olmadığı bir büyük proje olarak kent tarihindeki yerini alacak. Böylece hizmet; aracısız, taşeronsuz ve rant’sız olarak halkla buluşacak.”
Bir kent büyüğü, nur içinde yatsın ! Yıllar önce bu kenti bizlere tarif ederken “Bu kentte hayat; bir şey yapmak isteyenlerle, bir şey yaptırmak istemeyenler arasında geçer” demişti. Bu tespitin üzerinden çeyrek yüzyıl geçti. Yatırım, istihdam ve üretim kaynaklarından yoksun bir yaşam ve inadına bir siyasi geleneği ile “en yaşanabilir ödülü” alan bu kent, aynı zamanda “en az kamu yatırımı alan kentlerden birisi” olarak ta anılıyor. Bu ünvanı borçlu olduğumuz statik yapı, artık en sıradan insancıl taleplerimizi bile yerine getiremiyor, bunlara ulaşmamızı engelliyor.
Artık halk büyük bir değişime hazır. Tartışmalar ve gelişmeler iyi seyrediyor, bize göre çok iyi yol alıyor. Duyan duymayana, anlayan anlamayana anlatıyor. Siyaset artık ait olduğu yere, kendi zeminine doğru çekiliyor. Bunu engelleyemeye çalışsalar da güçleri yetmeyecek, çünkü artık siyasi partiler ve partililer de işin farkında. Parti içi toplantılarda sesler yükseliyor, söylemler keskinleşiyor. Partiler ve sağ duyu sahibi partililer; statik yapıdan yakalarını kurtarmaya, teşkilatlarını bu gerçeğe göre oluşturmaya çalışıyor. Siyaset artık statükonun arka bahçelerinde hazırlanan listelerle şekillenmeyecek. Bunun ilk adımları atıldı, devamı da gelecek. Bu arada kent statükosu ile ilgili olarak gazetecilerin kaleme aldığı yazı, görüş, tespit ve haberlerin siyasi partilerin genel merkezlerine ulaştırılmaya başladığını öğrendik. Partililerin kurduğu bu iletişim köprüsü sayesinde 2014 yerel seçimlerine kadar siyaset kendi zeminine çekilmiş olacak.