Fethiye Belediye Başkanı Behçet Saatcı’ya yönelik “Alnında Kavga Yazanları Sevmek” başlıklı yazımız internet üzerinden bir rekora doğru gidiyor.
Rakam verip birilerinin canını sıkmayalım.
Bu ilginin nedeni tabi ki; Behçet Saatcı.
Toplum seçilmiş 13 belediye başkanı arasında Saatcı’yı ayrı bir yere koyuyor.
Saatcı’nın siyaset ötesi yöntem ve uygulamaları toplumun tüm unsurları tarafından yakından takip ve takdir ediliyor.
***
“Alnında Kavga Yazanları Sevmek” yazısının yayınlanmasının ardından çok sayıda ileti aldık. Bunlardan birisini sizlerle paylaşalım.
Ortacalı bir okurun gönderdiği ileti, bize ulaşan bütün iletilerin ortak yanını şu sözlerle özetliyordu.
“Sayın yazar, yerel seçimler öncesinde Musa Gökbel’in CHP’den büyükşehir belediye başkan adayı, Barış Saylak’ın Milas adayı, Timur Kabaklarlı’nın Datça adayı olmasını nasıl çok istediysek, Behçet Saatcı’nın da Fethiye’den aday olmasını çok istedik.
Sonuçta Behçet Saatcı dışındaki adaylar atama nedeniyle aday olamadılar. Aralarında bir tek Behçet Bey aday olabildi ve seçimi kazandı.
Şimdi sizin aracılığınız ile tüm kamuoyuna bir soruyu yöneltmek istiyorum.
Bugün yaşadıklarımız ortada.
Sizin deyiminizle; Ankara, ekonomik ve siyasi kazanımlarımıza el koyarken, merkezi otorite karşısında belediyelerin büyüğü-küçüğü eller pantolon çizgisine gelirken,
Behçet Saatcı’nın Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunu bir düşünsenize?…
Şimdiye tek yürek olup, hakkımız olanı geri almak için yollara düşmüş, Ankara’nın kapısına dayanmıştık.
Selam ve saygılarımla”…
***
Sanırım dört yıl önceydi.
Sayın Behçet Saatcı’nın belediyecilik anlayışı ve hizmetleriyle ilgili olarak;
“Farkı Bu” başlıklı bir haberi gazetenin manşetine taşımış, belediye başkanı olarak Saatcı’nın farkını ortaya koymuştuk.
O süreçte Saatcı’dan kısa ama bizim için çok anlamlı bir mesaj almıştık.
Aradan dört yıl geçti.
Dört yıl sonra okurdan gelen bu ileti; Toplumun bir siyasetçi olarak Behçet Saatcı’ya bakışını özetlerken, aynı zamanda siyaset tavasının üzerinden servis edilen belediye başkanlarının da durumunu gözler önüne serdi. Daha önce ifade etmiştik.
Bir kez daha yineleyelim.
Kentin sahip olduğu kaynaklar için refiki belediye başkanları gibi şikayet etmek yerine mülkün sahibi olduğuna inandığı hakla birlikte mücadele eden Behçet Saatcı, siyasetçi olmanın ötesine geçti.
Ortacalı okurun ve diğer okurların iletilerinde açıkça ifade edilen “Keşke Büyükşehir Belediye Başkanı Behçet Saatcı olsaydı” temennisine katılmamak mümkün değil…
***
Sonlayalım.
Siyasi tercihlerini refleksler üzerine kuran bu kentte artık siyasetle ne yapılacağını söylemenin zamanı geldi.
Siyasetin mahalle ve okul arkadaşlarının ömür boyu süren seçilebilme rekabetinden kurtulup halkın işine yarar hale gelmesi gerekiyor.
Mart 2014 yerel seçimleri sonrasında her gün bir değerini, kaynağını yitiren Muğla seçmeni büyükşehir yasasının getirdiği uygulamalarla siyasi bir yüzleşme yaşıyor.
Toplum, genel merkez iradesi ve eliyle seçilen belediye başkanlarının bu halka hizmet etmek gibi bir derdi olmadığını gördü.
Halk siyasetin kendisi için mücadele etmediğini nihayet anladı.
Nihayet;
Siyasi evrim başladı…