SİYASİ İÇERİKLİ ANKETLERE GÜVENMEK
Siyasi içerikli kamuoyu araştırmaları ne kadar güvenli?
Özellikle siyasi partilerin seçim bölgelerinde yaptırdıkları anketler gerçeği yansıtıyor mu? Anketler ihtiyaç duyulan bilimsel veriyi ortaya koyuyor mu?
Demografik ve sosyokültürel özellikleri dikkate alıyor mu?
Yoksa anketler toplumda bir algı oluşturma enstrümanına mı dönüştü?
Bunlar önemli sorular.
Bize göre siyasi partiler tarafından aday belirleme ya da mevcut durum konusunda bilgi sahibi olmak için yapılan kamuoyu araştırmalarında yüzde yüze yakın bir sonuca ulaşmak mümkün değil.
Zira kamuoyu araştırmalarının kesin sonuca ulaşması ya da kesin sonuca yakın bir veriye ulaşması için çok fazla kriterin yerine getirilmesi gerekir.
Evet, yapılan anketler meraklısına fikir verebilir ancak bu fikrin ne kadar sağlıklı olduğu da tartışmaya açıktır.
Biliyoruz ki siyasal kamuoyu araştırmalarına duyulan güven oranının azalması sosyoloji bilimini farklı çalışmalara sevk ediyor.
Bilim insanları bu konuda sıkıntılı.
Zira yapılan her kamuoyu araştırması gerçeğiyle beraber ‘hile ve yönlendirme’ ihtimalini de beraberinde getiriyor. Araştırmayı kimin yaptırdığı bu nedenle tartışmaya açılıyor. Zira araştırmada yer alan yönlendirilmiş iki soru, herşeyi değiştiriyor ve anketi tartışılır duruma getiriyor.
Bu arızalı durumu sosyologlara sorduk.
Kamuoyu araştırmalarının güvenilirliğine ilişkin, özellikle de örnekleme konusunda bilgilenmek istedik. Sosyologlardan gelen iletiyi sizinle de paylaşalım:
“Kamuoyu araştırması terimi, sık sık, kamuoyunun bilimsel ve temsili olmayan ölçümlerini tanımlamak için yanlış bir şekilde kullanılmaktadır. Temsili olma, hiçbir istatistiki yanlılık olmadan, ilgili kitlenin tamamı için geçerli olacak şekilde genelleştirilebilecek ölçümlerin elde edilmesi demektir. Ancak kamuoyunu yönlendirme amacıyla yapılan anket çalışmaları, siyasetin bir parçası haline gelmiştir. Yönlendirme amacıyla yapılan anketlerde kasten yanlı soru formları kullanıldığı gibi örneklem bilimsel yöntem ve tekniklerle belirlenmeden yine yönlendirilerek tespit edilmektedir. Belirli bir konuyu ya da kişiyi destekleyen sahte anket verileri üretilmekte, görüşme yapılan kişileri, belirli bir bakış açısını desteklemeye ikna etme çabasıyla yanlı sorular hazırlanmaktadır. Bu araştırmalar, kamuoyunu maniple etmek için yapılan çalışmalardır”…
Durum bu kadar vahim mi?
Hayır değil.
Elbette sağlıklı bir kamuoyu araştırması yapmak mümkün.
İşini düzgün yapan kurum ve kuruluşlara lafımız yok.
Bilimsel yöntem ve modelleri uygularsanız kamuoyu araştırmalarında sorun yok.
Anketlerin bizde sıkıntı yaratan konusu; örnekleme yöntemi.
Sosyolojide çeşitli örnekleme yöntemleri mevcut.
‘Basit, sistematik, tabakalı tesadüfi örneklem’ bunlardan bazıları ve araştırmalar bu yöntemlerle yapılabiliyor. Bizde güvenirlik konusunda sıkıntı yaratan şey; örneklem büyüklüğünün hangi formülle hesaplandığı?
Zira anket yapmak oldukça masraflı bir iş.
Bu konuyu örnekleyelim.
Türkiye’nin nüfusu belli.
Birileri ülke genelinde anket yapıyor, sonucu açıklanan anket ortalığı karıştırıyor. Bir bakıyorsunuz ortalığı karıştıran ankete; ülke genelinde 3 bin kişiyle yapılmış.
Muğla’nın da nüfusu belli.
Burada yapılan ve ortalığı karıştıran anketlerde de durum hemen hemen aynı.
İl genelinde bin kişi üzerinde yapılan anketler, gerçeği yansıtmaz.
100 bin seçmenin bulunduğu bir yerleşkede üç aşağı beş yukarı kaç kişi ile anket yapılacağı bilimsel olarak belirlenmiş durumda.
Eğer içeriğinde bir yönlendirme yoksa, bilimsel yöntemlere göre hazırlanmışsa her anket meraklısına fikir verebilir.
Hata payı da olsa bu tür anketler eğilimi ortaya koyması açısından toplumun genel kanısını oluşturabilir.
Yukarıda belirttik.
Bize göre seçimler öncesinde siyasi partiler tarafından yapılan kamuoyu araştırmaları örnekleme sorunu ve yönlendirilmiş içeriği nedeniyle sıkıntılı, ötesinde güvenilir değil.
Bugünlerde her önünüze konan araştırmayı doğru olarak kabul etmek, bu sonuçlardan bir yere varmak, dağ-deniz oluşturmak mümkün değil.
Yerelde ve genelde yapılan anketlerin büyük çoğunluğunun kamuoyunu manüpile amacı taşıdığını unutmamak gerek.
Toplumsal algı yaratmanın en kolay yolunun yönlendirilmiş anketlerden geçtiği şu süreçte anketlerin araştırmayı yapan kişi ve kurumların eğilimlerine açık olduğunu akıllardan çıkarmamak gerek.