7 Haziran milletvekili genel seçimlerinde CHP, Ak Parti ve MHP’nin dışında HDP, ilçelerin tamamından oy alan 4. parti olmuştu.
2011 genel seçimlerinde yüzde 0.77 oranla 4033 oy alan HDP, bir sonraki Cumhurbaşkanlığı seçiminde Selahattin Demirtaş’la yüzde 4.13 oy oranla 21 bin 101 oya ulaşmış, 7 Haziran seçimlerinde ise oy oranını yüzde 5,09’a yükselterek toplamda 28 bin 590 oyun sahibi olmuştu.
Muğla’da Kürt kökenli seçmenin yanında bir çoğu CHP’ye oy veren sol-sosyalist seçmen, HDP’ye oy vererek partinin önünde duran yüzde 10’luk ölümcül barajın yıkılmasına destek olmuştu.
7 Haziran seçimlerinden iki gün sonra 9 Haziran’da yine bu köşede kaleme aldığımız “Muğla’nın solcuları, sosyalistleri ne yaptı?” başlığı taşıyan yazıda HDP’nin barajı geçmesi konusunda görüşlerimizi dile getirmiştik. Yine aynı yazıda siyasetin 7 Haziran seçimlerinden bir sonuç çıkaramaması halinde olası bir erken seçime işaret ederek şunları söylemiştik: “Bir sonraki seçim, erken bile olsa (!) o seçimden bugünün siyasi tablonun çıkmasının bir garantisi yok. Zira her seçimin kendi içi koşulları ve dinamikleri var. HDP kendisinden beklenen adımı atmalı. Özgürlükler; HDP’nin kendi tabanının, Barış; HDP’ye oy verenlerin genel beklentisidir. Bize göre bu seçimin gerçek galibi yüzde 10’luk ölümcül barajı yıkıp geçen, otoriter bir sistem hayalini bloke eden HDP’dir. Bu başarının içinde HDP’ye oy veren Muğla solcuları ve sosyalistleri de vardır.”
O gün ifade etttiğimiz gibi; her seçimin kendi iç koşulları ve dinamikleri var.
Buna göre 1 Kasım seçimleri sonuçları itibarıyle 7 Haziran seçimlerinden farklı olacaktır.
1 Kasım seçimlerine yönelik “Değişen bir şey olmaz, partiler üç aşağı beş yukarı aynı oranları alır” diyenler bu öngörülerinde kısmen haklı olsalar da olası bir yanılgıya da hazır olmalıdır.
Zira 7 Haziran seçimlerinden sonra yaşanan terör olayları, başta HDP’nin ve diğer siyasi partilerin konumu ve erken seçime yönelik aday tercihleri 1 Kasım seçimlerinin farklı bir zeminde yapılmasına olanak sağlamış durumdadır.
Bunun dışında CHP’nin aday listesini koruması, MHP’nin ve Ak Parti aday listelerinin değişmesi 1 Kasım seçimlerini 7 Haziran seçimlerinden farklı bir alana doğru taşıyan unsurlar arasında yer almıştır.
Bugün 7 Haziran seçimlerinin kriterleri ve hassasiyetleri geçerli değildir.
1 Kasım farklı bir seçimdir.
1 Kasım’da seçmen hassasiyeti ve kriterleri belli oranlarda ve belli açılardan mutlaka değişecektir.
Peki bu ne anlama gelir?
Konuyu açarak, merakları gidermek gerekir.
7 Haziran’da 3 milletvekili çıkaran CHP, 1 Kasım’a yönelik durup dururken hedef büyütmemiştir. CHP’nin 1 Kasım’a yönelik propagandasını 4 milletvekili üzerine kurmasına zemin oluşturan ortada iki temel argüman vardır.
İlki Ak Parti’nin milletvekili sıralamasında 2. sırada yer alan Nihat Öztürk’e parti içindeki muhalefet ve iddialar, ikincisi ise 7 Haziran’da CHP’den HDP’ye giden sol-sosyalist emanet oylardır…
CHP yerel kurmaylarında Ak Parti’nin 2. Sıra Milletvekili Adayı Nihat Öztürk’ün kendi teşkilatları tarafından desteklenmeyeceği görüşü hakimdir.
Buna göre CHP yerel kurmayları il başkanlığı dönemindeki yöntem ve uygulamaları, askerlik durumuyla ilgili manipülasyonlar ve sosyal medyada yer alan hakkındaki iddialarla Öztürk’ün seçilme ihtimalinin düşük olduğunu düşünmektedir.
Yine CHP kurmayları 7 Haziran’da HDP’yi destekleyen sol-sosyalist oyların tekrar CHP’ye geri döneceği konusunda bir beklentinin sahibidir.
Peki 7 Haziran’da CHP’den HDP’ye giden sol-sosyalist oylar geri dönecek midir?
Mutlaka belli oranda geri dönecektir.
Ancak bu oranı şu günde tahmin etmek olanaksızdır.
2011 genel seçimlerinde 4033, Cumhurbaşkanlığı seçiminde 21 bin 101, 7 Haziran seçimlerinde 28 bin 590 oy alan HDP’nin 7 bine yakın emanet oyu tekrar CHP’ye döner (!) Ak Parti teşkilatları ve tabanı 2. sıra adayını protesto etmek amacıyla sandık başına gitmez ya da oy vermezse (!) 1 Kasım seçim sonuçları mutlaka değişkenlik gösterecektir.
Bu noktadan bakıldığında CHP kurmaylarının bu süreçte propagandalarını bu iki beklenti üzerine kurmaları ve hedef yükseltmeleri son derece normaldir.
Ancak HDP’ye giden emanet oyların CHP’ye geri dönmesi önünde tek bir engel vardır.
O da Ak Parti yüksek siyasetinin seçimi HDP üzerine kurgulaması, HDP’yi hedef tahtasına koymasıdır.
Ak Parti’nin bütün seçim hesaplarını HDP’nin baraj altında tutmaya yönelik olması yerelde CHP’ye geri dönmesi beklenen sol-sosyalist oyların büyük bir çoğunluğunun HDP’de kalmasını sağlayabilir.
Sol-sosyalist seçmene göre bu süreçte Ak Parti’nin cezalandırılması, CHP’nin ödüllendirilmesinden daha önemlidir…