Musa Gökbel ve Büyükşehir Yasası ile ilgili yazı dizisinde şimdilik sona geldik. Gökbel’in yasa ile ilgili söylediklerini ciddiye alıyorum ve bu nedenle sizlerle paylaşmayı bir zorunluluk olarak görüyorum. Bu çapta bir büyükşehir yorumu bir başka siyasetçiden gelmediği için bende Musa Gökbel’i yazmaya devam ediyorum.
Yasa ile ne yapacağını söyleyen tek siyasetçi olarak Musa Gökbel, Muğla Sınırsızlık Meydanı’nda düzenlediği mitingde Muğla’nın en önemli sorunlarından birisi olan Üniversite-Kent ilişkisine de değindi. Muğla bir türlü “Cüppe Kent” olmasını becerememişti. Bu beceriksizliği Gökbel şu sözleri ile özetledi.
“Üniversite ile kent birbirine küs. Üniversite kampüs şeklinde Kötekli’ye hapsedilmiş. Şu gün gidin Kötekli’ye, Teksas filmlerindeki terk edilmiş kasaba gibi. Çünkü öğrenciler gitti. Peki yazın böyle, Muğla kışın da üniversiteyi yaşayamıyor. Bakınız; Üniversiteyi yaşamak salt ekonomik bir sonuç değildir. Gençliktir, heyecandır, iddiadır, ekonomidir, bilimdir, kültürdür. Bu iki noktayı, birbiriyle barıştırıp kaynaştıramıyorsak bu bizim eksiğimizdir, ayıbımızıdır. Eksiğimizi de bilelim arkadaş”
***
Eksiğimizi de bilelim!
Eksiği bilmek, eksiği dile getirmek bu kentte sanki bir parti suçu. Eksiği biliyorsan ve partiliysen dile getirmeyeceksin. Eksiği fark ve tespit eden; üyeden, delegeden, tabanından ve hatta gazeteciden beklenen davranış şekli bu! Dile getirirsen de partili değilsin. Partiliysen siyasetçi olarak kimsenin kabahatini, ayıbını dile getirmeyeceksin! Bunu bir parti disiplinine dönüştürmeye çalışan, bu davranış modelini sanki bir parti geleneğiymiş gibi yutturmaya çalışan kurdele siyasetçilerini Musa Gökbel’in açıklamalarıyla baş başa bırakalım.
“Eksiğimizi bilelim. Eksiği söylediğiniz zamanda dur! Parti zarar görüyor, eleştirme demeyelim. Biz irbirimize hangi mantık içinde övgüler yağdırırsak yağdıralım, başarı ya da başarısızlık Çoban Yıldızı gibi bağırır. Eğer siz fanatik bir parti kültürüyle kendi ayıbınızı yorgan altına saklama geleneğindeki bir siyaset öğesiyseniz kamuoyu size bir şey söylemez.  Ama cevabını sandıkta verir”
***
Bu konu önemli.
Bu süreçte daha da önemli…
Bu konuda çok önceden tuttuğumuz Musa Gökbel notlarını yeri gelmişken sizlerle paylaşmak istiyoruz. Musa Gökbel, geçtiğimiz ay içerisinde Fethiye Kumluova ziyaretinde bugün CHP saflarına katılan Kumluova Belediye Başkanı Alim Karaca ile görüşmüş ve bu konuya değinmişti. Kumluova Karadere Belde Başkanı Hamza Kargili ve çok sayıda partili ile yapılan toplantıda Musa Gökbel bu konuda tarihi açıklamalarda bulunmuştu.
Gökbel; “Siyasette tartışma ortak aklın devreye girmesi demektir. Parti içi tartışmalardan ve eleştirilerden kimse korkmasın. Partiyi parti yapan budur. Siyasetçi, siyaset adamı bu süreçte yaşadığı acılara tuz basarak yoluna devam etmelidir” demişti.
***
CHP’yi bir yaban sarmaşığı gibi saran, sarmalayan bu hastalıklı durumla ilgili Musa Gökbel açıklamaları bu kadar değil. Devamını da bilginize sunalım.
“Ben Musa Gökbel olarak iç kavga yaşamayan siyaset dönemleri gördüm. Adnan Menderes dönemini, Süleyman Demirel dönemini, Turgut Özal dönemini gördüm. Bu dönemlerdeki tartışmazlıklar Çoban Yıldızı gibi kayboldular. Siyasette tartışma ortak aklın devreye girmesidir. Ne yazık ki son yirmi yıldır, orta boy siyasetçi tipi bir türlü parti içi demokrasiyi sağlayamadı. Bu orta boy siyasetçi tipi ile öneri getirmek, eleştiri yapmak suç sayıldı. Bugün kazandığımızın iki katını parti olarak nasıl kazanırız diye kafa yormadılar, düşünmediler. Yaklaşık 15 yıldır da ‘senin eşek kırmızı, benim eşek kırmızı’ tartışmaları yaşıyoruz.  Yaklaşık on yıl sonra partililerimin Musa Gökbel’i tekrar göreve davet etmelerinin nedenlerinden birisi de işte bu gerçektir. Dalaman’dan Abdullah Akdeniz, Bodrum’dan Fehmi Hoca, Fethiye’den Koca Nazım, Muğla’dan Tuncer Besi, Amele Bayram gibi partililerimden gelen ortak çağrıyı  ‘ertelenmesi mümkün olmayan bir  görev’ olarak kabul ettim. Artık CHP’de kimse tartışmaktan korkmasın, kimse de ayıbımızı yorganın altına saklamasın”
***
2014 yerel seçimleri öncesinde CHP Parti Meclisi’nin aldığı tüm üyelerin katılımı ile Meyil Yoklaması kararıyla CHP’de parti içi demokrasi gibi örgütün ortak aklı da geri döndü. Giydikleri siyasi gömleği bu güne kadar örgütüne ve tabanına karşı bir zırh gibi kullanan bazı belediye başkanları ve bazı siyasetçiler bu gelişmelerden hoşnut değiller. Kısıtlı bütçeleriyle, merkezi otoritenin tüm baskılarına karşın görevine layık olmaya çalışan, çaba gösteren belediye başkanlarına ve her şeye karşın yaralarına tuz basarak bu güne kadar mücadelenin içinde yer almış siyasetçilere lafımız yok. CHP Parti Meclisi aldığı bu tarihi kararla; periyodik olarak seçilmeyi alışkanlık haline getiren, örgütü belediyelerin arka bahçesine dönüştüren sürer durumcu, statik belediye başkanlarının dokunulmazlıklarını kaldırdı. CHP bu kararla örgüt iradesine ve örgüt geleneğine geri döndü.
***
CHP’li bazı belediye başkanlarının yöntem ve uygulamaları nedeniyle eleştiren biz köşe yazarları, statik zihniyet tarafından çok eleştirilmiş olmamıza karşın, inatla ve ısrarla bu gerçeklere dikkat çekmeye devam edeceğiz.
İstiyoruz ki; CHP eksiklerini bilsin. 2014 yerel seçimlerine, 2015 genel seçimlerine de CHP eksikliklerini bilerek, görerek gitsin. İstiyoruz ki; CHP bu süreçte bunca yıldır eksiklikleri yorganın altına saklayan, parti içi demokrasiyi sekteye uğratan ve periyodik olarak seçilmeyi bir alışkanlık haline getiren siyasetçi tipinden sıyrılsın.
“Az kaldı” diyerek bu yazı dizisini şimdilik sonlayalım…