“Parti içi demokrasi olmazsa; mevki sahipleri mevkilerini koruma mücadelesi verir. Parti içi demokrasi olursa; mevki sahipleri halk adına mücadele verir. Milletvekilliği, İl genel meclis üyeliği, Belediye meclis üyeliği, belediye başkanlığı gibi makamlar; “Gelindiği için birilerine minnet duyma yerleri” değil, mücadele yerleridir. Hesap sorma ve hesap verme yerleridir”…
Bu sözler İzmir Büyük Şehir Eski Belediye Başkanı;
Yüksel Çakmur’a ait.
***
Çakmur, Kılıçdaroğlu’na ithafen yaptığı çağrıda parti içi demokrasiye vurgu yapmış, CHP’nin örgütsel geleneğine geri dönmesi konusunda uyarıda bulunmuştu.
Aynı çağrısında Çakmur, örgütü de kendine getiren şu açıklamalara yer verdi.
“Örgüt için de bir şey söylemek gerekiyor. Bunca anti demokratik uygulamaya karşın sinmemeleri, pasifleşmemeleri gerekiyor. Talep etmeliler. Demokrasiyi, seçme ve seçilme özgürlüğünü (en temelden başlıyorum, çünkü bu temel özgürlüğü yitirmiş durumdalar) talep etmeliler. Bunun için mücadele etmeliler. Eğer örgüt isterse önünde hiçbir güç duramaz”…
***
CHP sol, sosyal demokrat bir partidir.
Geleneğinde;
Genel başkan sultasını,
Parti içi oligarşiyi yıkan,
Demokrasi geleneği yatar.
Bu nedenle CHP’li
Seçme ve seçilme hakkını, kendi hakkı sayar.
***
2014 yerel seçimleri öncesinde,
Muğla CHP örgütü üzerine düşeni yaptı.
Musa Gökbel ve arkadaşlarının elinde yakılan Çoban Ateşi ile CHP;
Seçme, seçilme özgürlüğünü talep etti.
CHP örgütleri anti demokratik uygulamaya karşı sinmedi, pasifleşmedi.
Demokrasi için mücadele etti ve bu talebini karara bağladı, Ankara’ya ulaştırdı.
***
Bir hakkı teslim edelim.
Musa Gökbel ve arkadaşlarının ön seçim isteği ile yaktığı Çoban Ateşi, büyük şehir statülü seçimler öncesinde belediye başkan adaylarının tüm üyelerin katılımı ile ön seçimle belirlenmesi için alınan örgüt kararlarında etkili oldu.
***
Bu süreçte örgüt demokratik hakkının mücadelesini her zeminde verirken bugün aday adaylığında adı geçen bazı siyasetçiler bu mücadelenin içinde yer almadılar.
Bir önceki yazıda bu konuya değinmiş ve şunları söylemiştik:
Gökbel ve arkadaşları ön seçim için mücadele ederken,
birileri de seçilebilme gayretini siyasetten saymakla yetindiler.
Örgütün ön seçim ısrarına yönelik bir tek bir açıklama yapmadan,
Davranış şekli geliştirmeden, büyük şehir aday adayı olarak; olanı biteni köşelerinden izlediler.
Bu sürece zerre kadar katkı koymadılar,
Atama yapılması ihtimali üzerine yüksek siyasetin minnetine sığındılar.
***
Bu süreç bize hayal kırıklığı yaşattı.
Çoban Ateşi uzunca bir süre Fevzi Topuz’u büyük şehir aday adayı olarak gördü. Topuz’u destekledi.
Ancak Topuz’dan bu süreçte ön seçim konusunda, örgütsel bir çabaya rastlayamadık.
Oysa Sayın Topuz’un önünde ön seçimden başka bir seçenek yoktu.
***
Fethiye toplantısında Başkan Osman Gürün;
“Aday olmak ya da olmamak gibi bir durumun söz konusu olmaması lazım. Üç dönemden bu yana görevdeyim ama hiçbir zaman ben göreve talip olmadım. Bana görev verildi, ben o bana verilen görevi yerine getirmeye çalıştım. Umarım ki partimiz Muğla için en doğrusunu yapacaktır” açıklamasını yapmış, yöntem konusunda örgütte bir kargaşaya neden olmuş ve umutsuzluğa yol açmıştı.
Bu açıklama üzerine biz aday adaylığını açıklayan Fevzi Topuz’u aradık.
Bizde herkes gibi istiyorduk ki; Topuz, örgüte bu mücadelesinde liderlik etsin!
Örgüt iradesine yönelik bir açıklama yapsın, ama olmadı.
Sayın Topuz, bu konuda açıklama yapmayacağını, açıklamanın il yöneticilerine yakıştığını ifade etti.
***
CHP ilçe yönetimleri her zeminde ve koşulda ön seçim için mücadele ediyor,
İlçelerde alınan kararlar il başkanlığına taşınıyordu.
Bu kritik süreçte Çoban Ateşi ve CHP örgütleri Fevzi Topuz’a bir şans tanımış, kendisine “Lider Ol” demişti.
Ancak Topuz ,bu işbirliğinden uzak durdu, bu şansı kaçırdı.
Topuz, atama ihtimali ile örgüt iradesi arasında gidip geldi.
***
Musa Gökbel, işte bu süreçte devreye girdi.
Örgüt iradesini her şeyin üzerinde gören Gökbel;
“Ya sandığı önümüze koyarlar, ya da sandığı başlarına geçiririz” sözleri ile bu sürecin doğal liderine dönüştü.
Örgüt ve kanaat önderleri Çoban Ateşi’ni yakan Musa Gökbel’e işte bu süreçte “Aday Ol” çağrısında bulundu.
Sürekli olarak Çoban Ateşi’nin bir aday belirleme hareketi değil, ön seçim hareketi olduğuna vurgu yapan Gökbel, uzun süre direndi. Sonuçta örgütten ve kanaat önderlerinden gelen bu zorunlu çağrıya kulak verdi ve aday adaylığını açıkladı.
***
CHP’de ön seçime gidilen yolda kim?
Ne kadar çaba gösterdi?
Aslında kimseye bunu tarif etmemize gerek yok.
Bugün büyük şehrin büyük adaylığı için adı geçen Fevzi Topuz, Ali Arslan, Fahrettin Üstün gibi aday adaylarının ön seçim sürecinde koydukları katkı ortada.
CHP’li bir kanaat önderinin sözü ile sonlayalım.
Tarlada izi olmayanın hasatta gözü olmaz…