TABİP ODASI NE DEDİ?
Muğla Tabip Odası’nın eski hastane alanına ve yeni hastaneye ilişkin ‘ne diyeceği’ merak ediliyordu. Meslek örgütü olarak; Esnaf Odaları ve birlik yönetiminden, ötesinde Ticaret ve Sanayi Odası’ndan ses seda çıkmazken, Muğla Tabip Odası kentin gündemine oturan eski hastane alanı ve yeni hastaneye ilişkin basın toplantı düzenledi.
Bizim de katıldığımız bu toplantıda Tabip Odası yönetimi, meslek örgütü olarak görüş ve düşüncelerini açıkladı.
Kentte yaşayan ve sağlık hizmeti alan her bireyi yakından ilgilendiren bu açıklamada oda yönetimi sorunu kronolojik olarak ele aldı ve açıklamada şu başlıklar öne çıktı:
“Bilindiği gibi 26 Nisan 2011 tarihinde Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi ve valilik arasında yapılan protokol ile Devlet Hastanesi Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi adını alarak faaliyet göstermeye başlamıştı. O gün de birlikte kullanım yani afiliasyon anlaşmasının hem tıp fakültesine hem devlet hastanesine dolayısıyla kamusal sağlık alanına yarar getirmeyeceğini, 2. ve 3. Basamak sağlık hizmetlerinin ayrı olması gerektiğini dile getirmiştik. Ülke genelindeki afiliasyon deneyimleri göstermiştir ki birlikte kullanım ve işbirliği, başta eğitim olmak üzere önemli sıkıntılara yol açmakta, kurumların bütünlüğü ve çalışanların özlük haklarını ve iş barışını zedelemektedir. Muğla’ nın artan nüfusu ve özellikle yaz aylarında katlanan sayısıyla 2 hastaneye ihtiyacı olduğu açıktır”…
Yukarıdaki ifadelerden de anlaşılacağı gibi Muğla Tabip Odası yeni hastanenen ‘birlikte kullanımının’ sıkıntılara yol açacağını öne sürdü.
Ayrıca yatak sayısının yetersiz olduğunu vurgulayan Tabip Odası açıklamasına şöyle devam etti:
“Kaldı ki yeni hastanenin yatak kapasitesi bu ihtiyacı karşılayacak oranda artmamıştır. Geçtiğimiz yaz boyunca çoğunlukla yüzde 100’ e yakın bir doluluk oranıyla hastanenin çalıştığı, vakaların doluluktan kaynaklı başka hastanelere sevkinin yapıldığı düşünülürse, yeni hastane yatak sayısının yetersiz olacağı ve önümüzdeki dönem sıkıntı yaratacağı kesindir. Tıp fakültesinin gelişimine paralel olarak önümüzdeki süreçte yeni hekimler gelecek, yeni birimler ve klinikler kurulacak, hastane tam kapasite ile çalışmaya başladığında bu yetersizlikler daha çok kendini hissettirecektir”…
Oda yönetimi bir örnekleme bu tespitini daha anlaşılır hale getirdi.
Komşumuz Aydın ilinden yaptığı örneklemede şu ifadeler yer aldı:
“Oysa en yakınımızdaki il Aydın’a baktığımızda merkezdeki 3 kamu hastanesinin yatak sayısı 900 ve tıp fakültesi hastanesinin 587 toplamda 1487 olduğunu görmekteyiz. Menteşe ilçe merkezinde 100 binin üzerinde nüfusa sağlık hizmetini sunan, ulaşılabilir 2. Basamak bir hastane olması şarttır. Hastanesinin merkezden uzaklaştırılması, erişilebilirliği olumsuz etkileyeceği gibi kent tarihi içinde oluşmuş kültürel ve ticari dokuya zararlar verecektir”…
Meseleyi hem sağlık hizmeti hem de bölge ekonomisi açısından değerlendiren oda yönetimi yukarıda yer alan örneklemesiyle “Aydın’da olan Muğla’da neden olmasın?” dedirtti.
Açıklama da dikkat edilecek bir diğer konu bu açıklamadan sonra geldi.
“Bir kentte yataklı sağlık kurumlarının birbirinden farklı bölgelerde olması, özellikle su basması, deprem, yangın, yıkılma ve afet gibi daha olumsuz koşullarda bile vatandaşların yararlanabileceği en az bir hastanenin ayakta kalmasını ve hizmetin devamlılığını sağlayacaktır” tespitiyle oda yönetimi ikinci bir hastanenin gerekliliğine dair son derece haklı bir gerekçeyi de ortaya koydu.
Burada biraz duralım.
Olmasını istemeyiz ama diyelim ki oldu (!)
Helen eğrisi üzerinde yer alan, deprem kuşağının merkez noktalarından birisi olan Muğla merkezde, deprem olduğunu ve yeni hastanenin zarar gördüğünü düşünelim.
Bu durumda kentin sağlık hizmeti nerede verilecek?
Sağlık Ocakları’nda mı?
Odanın açıklamasına devam edelim.
“Merkezde yaklaşık 400 yataklı bir 2. Basamak devlet hastanesi ile yeni açılan hastanenin bir Eğitim Araştırma Hastanesi gibi çalışabilir olması da sağlanacaktır. Yoksa bu kapasiteyle hem ‘sağlık turizmi’nin başkenti olması hedeflenen bir hastane, hem tıp öğrencisi ve uzman yetiştiren bir tıp fakültesi hastanesi, hem yazın nüfusu 2 milyonu bulan Muğla ilinin geneline hizmet eden hizmet hastanesi olması mümkün değildir”…
Doğru söze ne denir?
Önceki yazılarımızdan birisinde; “Biz Orta Muğlalılar. MSKÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ni doğru kullanmak istiyoruz. Zira bu hastanede sanıldığı gibi sadece sağlık hizmeti verilmiyor, nitelikli tıp hizmeti verilen yeni hastane aynı zamanda bir eğitim kurumu. Yeni hastane ile özellikli hizmetlerin verildiği, büyük operasyonların yapıldığı, büyük sağlık problemlerin çözüldüğü bir sağlık merkezi amaçlanıyor. Bu yapısıyla da yeni hastanenin sağlık turizmine doğru yelken açacağı öngürülüyor” ifadelerini kullanmıştık.
‘Doğru kullanım’ konusunda Tabip Odası’dan benzer gerekçeli açıklamanın gelmesine sevindik.
Uzatmadan devam edelim.
Muğla Tabip Odası’ndan yapılan açıklamada yeni hastanenin fiziki şartlarına ilişkin görüşlerde yer aldı.
Şöyle ki;
“Yapılan açıklamalar göstermiştir ki, gerekli alt yapı ve çevre düzenlemeleri, unutulan hastane bölümleri ve pek çok detay atlanarak bir hastane ortaya konmuş ve kalan kısmının veya aksaklıkların tespit edildikçe düzeltileceği beyan edilmiştir. Bu aslında kabullenilemez bir durum olan, ciddi bir planlama eksiğini gündeme getirmiştir. Binadaki teknik yetersizlikler, ulaşım sorunları, otopark, eczane, çevre düzenlemesi gibi pek çok sorun hastalar ve çalışanların önünde durmaktadır”…
Ve sonuç:
Bilindiği gibi Muğla Tabip Odası, kentin önemli meslek örgütleri arasında yer alan, yerel ve ulusal gelişme ve sonuçlara ilişkin görüşlerini ortaya koyan bir konuma sahip.
İfade etmeliyiz ki Tabip Odası basın açıklamasını mevcut hastanenin taşınmasıyla merkezde; hem sağlık hizmetleri hem de bölge ekonomisi açısından oluşan mağduriyetin giderilmesine ilişkin ‘kent ittifakı’ sağlayacak bir öneri ile sonlandırdı.
Bu öneriyi konunun muhataplarına, körlere ve sağırlara, ötesinde toplumun geneline sunarak yazıyı bitirelim:
“Merkezde bir hastane gerekliği birbirinden farklı tüm çevrelerce dile getirildiğine göre şimdi hızla, şu anda yaşadığımız sıkıntıların yeni yapılacak Menteşe Devlet Hastanesi’nde yaşanmaması için, hastanenin nasıl olması gerektiği, merkezdeki hastanenin rehabilite mi edileceği yoksa yerinde yeniden mi yapılacağı? Muğla halkı, yerel yönetimler, üniversite, sendikalar, sivil toplum örgütleri ve meslek örgütleri ile birlikte tartışılarak belirlenmelidir”.
Anlaşılacağı gibi bu bir davet…