Kaldığımız yerden devam edelim.
Bir önceki yazıyı “Sağcı otoritenin, sağcı yerel yönetim anlayışının tüm belediyeleri kuşattığı şu günde 2014 yerel seçimleri ‘Toplumcu Belediyecilik’ modelinin yeniden inşası anlamında bir fırsat yarattı.
CHP’nin elinde artık büyük bir fırsat var. CHP’nin bu süreçte seçeceği büyükşehir belediye başkan adayı (!) bu açıdan çok önemli. Bu konudaki ısrarımızın nedeni bu” tespitiyle bitirmiştik.
Kaldığımız yerden devam edelim.
Toplumcu Belediyecilikle ne yapacağımıza bir bakalım.
***
Bu modelle;
Piyasalaştırılan, özelleştirilen hizmetleri geri alabiliriz.
Her bireyi kentin sahibi ve ortağı yapabiliriz.
Zengin-yoksul, kırsal-kıyısal ayrımını, kent-köy farklılığını ortadan kaldırabiliriz.
Kaynak tahsisinde gelir adaletsizliğini ortadan kaldırıp, sosyal adaletsizliğe son verebiliriz.
***
Kentte her düzeyde dayanışmayı kurabilir ve yaşatabiliriz.
Kentin demokratikleşmesini, halkın örgütlenmesini ve bu örgütlülüğün yönetim ve gözetim sürecine katılmasını sağlayabiliriz.
***
Yerel yönetimin yöntem ve uygulamalarının toplumsal yararını her an sorgulayabiliriz.
Bunu yaparken kimseden dayak yemeyiz…
Hor görülmeyiz, dışlanmayız ve suçlanmayız…
***
Belediyenin sorumluluğunda planlama, karar alma, uygulama sürecinde yurttaş, üniversite, meslek odaları, demokratik kitle örgütlerinin katılımını sağlayabilir, siyasi ve mali çıkarcılığı ortadan kaldırabiliriz.
Siyaseti ikbal ve istikbal beklentilerinden uzakta kendi zeminine çekebiliriz…
***
Kaynak yaratabilir, üretebilir ve üretime yön verebiliriz.
Üretici kurum ve kuruluşlarla sosyal projeler çerçevesinde istihdam olanakları yaratabiliriz.
Kooperatifçiliği destekler, kooperatif kurar, üretimi ve adil paylaşımı sağlayabiliriz.
Toplum yararına planlama becerisiyle yerelden ulusala bir kalkınma süreci, modelini oluşturabiliriz.
***
Piyasa ve tüketim baskısı altında ezilen, kendine ve kentine yabancılaşan, yalnızlaşan bireyleri üretici, dayanışmacı ve paylaşımcı hemşerilik olgusuyla kucaklayabiliriz.
Kentine sahip çıkan, talep eden, soran sorgulayan, hak arayan yurttaşları destekleyerek kentli ve hemşeri bilincini oluşturabiliriz.
***
İnsan kaynakları envanterini, ulusal ve uluslar arası kent lobisini kurabiliriz.
Hikâyelerimizi yazabilir, dünya ile paylaşabiliriz…
***
Kentin emek gücünün niteliğini yükseltebiliriz.
Nitelikli insan yetiştirebiliriz.
***
Toplumu oluşturan her unsurun eğitim, sağlık ve güvenliğini sağlayabiliriz.
Çevreye duyarlı ekosistemleri, tarihsel ve kültürel değerleri, doğal yaşam alanlarını koruyabilir, bu doğal mirasın geleceğe taşınması adına toplumsal bilinç oluşturabiliriz.
***
Her türlü yerel değerleri ve üretimleri ortaya çıkararak bunları tanıtabilir, balıyla, bademiyle, narenciyesiyle, gıda ürünleriyle, kültür balıkçılığıyla tanıtım bile yapabiliriz.
***
Yavaş şehir, müze kent, sanat kent türü seçkin uygulamalara geçebiliriz.
Liberal senaryolarla bohçalanmış, piyasanın ihtiyaçlarına göre biçimlendirilmeye çalışılan “marka kent” çalışmalarına karşın biz insan ihtiyaçlarına odaklı yeni kentler yaratabiliriz.
***
Engelli durumunda olan, engelleri nedeniyle toplumsal yaşamdan dışlanma tehlikesi ile yüz yüze kalan her bir hemşerimizi toplum yaşamının içine dâhil edebiliriz.
Toplumda yardıma muhtaç durumda bulunan yaşlılarımızın, çocuklarımızın ve kadınlarımızın mağduriyeti önleyebilir, korunmalarını sağlayabiliriz.
***
Piyasa işleyişi nedeniyle maddi-manevi kayba uğrayan tüketicilerin korunması amacıyla piyasayı denetleyebilir, tüketici örgütleri, bağımsız kuruluşlar ve araştırmacılarla işbirliği yapabiliriz.
***
Kadınların yaşadığı sorunlara karşın kamu erkini kadın sorunlarını çözmek için kullanabilir, toplumsal cinsiyet eşitliğinin temellerini atabiliriz.
***
Derinliksiz, özensiz her türlü etkinliğin yerine kentin kültürünü ve tarihini oluşturan temel değerlerden kültür ve sanat yapısı kurabilir, kentin ulusal ve uluslar arası alanda tanıtımını bu araçlarla yapabiliriz.
Kentte sanata ve sanatçıya özgür yaşam alanları ve imkânlar sağlayabiliriz…
***
Biz tüm bunları yapabiliriz?
Toplumcu bir yerel yönetim anlayışıyla, toplumcu bir büyükşehir belediye başkanıyla biz bunların hepsini yapar, birde ötesine geçeriz. Sağcı merkez otoritenin, sağcı yerel yönetim anlayışının belediyeciliği kuşattığı bu süreçte CHP, büyükşehir belediye başkan adayını örgüt iradesiyle sandıkta belirleyerek ‘Toplumcu Belediyecilik’ modelini yeniden inşa edebilir…