Sorunlu Bölge Muğla adı taşıyan bir önceki yazıda “Ak Parti il yönetimi hazırlıklarını “Büyükşehir” üzerinden yaparken 34. kongresini yapan ve kadrolarını yenileyen CHP’de mahalli seçime yönelik bir çalışma henüz başlayamadı” tespitinde bulunmuştuk. Uyarı niteliği taşıyan bu yazıda CHP’nin şehir; ister büyük olsun isterse küçük kalsın bir planlama ve yöntem belirlemiş olmamasına gönderme yapmıştık. Yazı şöyle devam ediyordu. “Oysa bırakın seçim çalışmaları yapmayı, stratejik planlamayı 34. il kongresinden yara bere içinde çıkan örgüt kongreye damgasını vuran kişisel hesapları bile henüz rafa kaldırabilmiş değil. Kongre sonrasında bir derlenme toparlanma hala sağlanabilmiş değil”…
***
Aynı yazıda Ankara’dan bakınca Muğla’nın artık “sorunlu bölge” olduğuna dikkat çekmiş ve her dönemde MYK’da temsil edilen Muğla’nın bu sefer yürütme kurullarında olamayışını bu soruna bağlamıştık. Şu ana kadar bu yazı ile ilgili olarak “Ey gazeteci böyle bir sorun yok, bunu da nereden çıkardın” diyen çıkmadı. Muğla eğer sorunsuz olsaydı, bu tespiti gazetecinin bir yerinden uydurduğuna inanan ve alınganlık konusunda yüksek lisans yapmış birilerinden mutlaka açıklama gelirdi ama gelmedi.
***
”Sorunlu Bölge Muğla” yazısında “Kimse hiçbir şey yokmuş gibi davranmasın. Ankara’dan bakınca Muğla artık sorunlu bir bölge. Sorunlu bölge için acil eylem planını da Muğla kendisi hazırlamak, acil kriz masası etrafında toplanmak zorunda. Bu kabiliyetten yoksun kalınması durumunda başka unsurların devreye gireceği unutulmasın. Uyaralım! Yüksek siyaset Muğla’nın bu kabiliyetini göstermesini bekliyor” şeklinde ibareler yer aldı.
İl kongresi sonrasında ortaya çıkan dağınık tabloya yönelik toparlanma sürecinde, birlik ve dirliğin nasıl sağlanacağı, bu konuda örgütün ve yöneticilerin hangi yolu izleyeceği merak konusu oldu. Asıl merak edilen ise mevcut yönetimin bunu başarma kabiliyeti! Bu konuda en sıradan CHP’linin yanında yüksek siyasetinde merak içinde olduğunu yakından biliyoruz.
***
Siyasi tarihimizin en önemli ve telafisi mümkün olmayan seçimi olarak kabul edilen mahalli seçimler öncesi Muğla örgütü toparlanma kabiliyetten yoksun olarak yoluna devam edebilir mi? Bize göre edemez. Böyle bir durumda yüksek siyasetin seyirci kalmayacağını, devreye gireceği ve gerekirse müdahele edeceğine inanıyoruz. Muğla kendisi beceremezse Ankara gelir ve becerir…
***
Belirtelim: Sorunlu bölgenin, sorunlu gazeteleri ve sorunlu köşe yazarlarının kaleminden çıkan tüm yazılar günlük ve düzenli olarak yüksek siyaset tarafından yakından takip ediliyor. Yazarların kaleme aldığı uyarıcı nitelikteki tüm yazıların sadece mücavir alanlarda kaldığı sanılmasın. Muğla’da CHP’li bir yönetici ile Ankara’da bir genel başkan yardımcısı yazılanları aynı gün, aynı saatte ve birkaç dakika arayla okuyor, haberiniz olsun.
***
Muğla bu süreçte yaşadığı sorunları kendi içinde ve kendi becerisi ile çözebilir, mahalli seçimler öncesi ayrışmacılığa yol açan kişisellikten ve ötekilikten kurtulabilir diye düşünüyoruz. Ancak işin bir başka boyutu daha var. Muğla böyle bir derdin sahibi olmaz, ortada sorun görmezse? Sorunu gizlenmiş bir CHP kimin işine yarar? Bu kaotik ortam kimlerin gücüne güç katar? Örgütü kişisel hırs tarlasına çevirip kim ya da kimler kahyalığa soyunur?
***
Bu tür kişisel hırsların, ilişkilerin örgüte neler yaptığını bugüne kadar sorgulamayanlar bu seçim döneminde de seçmenin ideolojik algısının ve AKP refleksinin bedelsiz sahibi olarak kendiliğinden gelecek bir başarının hesabını yapıyor olabilirler. Yaşam koşullarının ve zorunlu kent konforunun yarattığı insani, vicdani beklentilerin ideolojinin önüne geçmeye çalıştığı şu günde; değişimi en önemli argüman olarak seçmenin önüne koymaya hazırlanan Ak Parti’nin bunu yaparken seçmenine onu dönüştürmeyeceği garantisi vereceği unutulmasın. Ak Partililer kentin yaşam kültürü ve sosyal yapısı ile ilgili bir dertleri olmadığını her fırsatta dile getiriyorlar. Adamlar kimsenin yediği ile içtiği ile ilgilenmiyorlar. Siz kendi içinizde değişimi sağlayamazsanız! Değişimden neyi kast ettiğinizi ortaya koymazsanız! seçmen Ak Parti’yi değişime daha yakın görmez mi? Toplum gözünde Ak Parti’nin değişime daha yakın olarak algılanması Ak Partililerin başarısı mıdır?
***
Artık; değişim isteyen ama dönüşmek istemeyen seçmen algısının farkına varılması zorunludur. Seçmenin dönüşmeme konusunda ısrarcı davranışını sadece ideolojik temele oturtanlar, seçmenin bu değişimi CHP’den beklediğini göremeyecek kadar kör olanlardır. CHP bu değişimi sağlayabilir! Değişimin kültürel ve sosyal kodlarını, şifrelerini belirleyebilir.