Dikkatinizi çekmiştir.
TUİK Denizli Bölge Müdürlüğü tarafından geçtiğimiz günlerde yayınlanan İllerde Yaşam Endeksi araştırması sonrası başlayan tartışmalara hiç girmedik.
Araştırma sonucuna göre Muğla’nın yaşam endeksinde 81 il içerisinde 45. sırada olmasını, güvenlik endeksinde 81. sırada yer almasını hiç kafayı takmadık.
Bunu yanlıştan ve hakaretten saymadık.
Yaşam endeksi sonuçlarına ilişkin kamuoyunda başlayan ya da başlatılan tartışmanın içinde olmadık.
Koca koca adamların, kurumların, meslek oda ve örgütlerinin, siyasi parti yöneticilerinin, gazetecilerin ve bazı köşe yazarların TUİK’e yönelik eleştirilerini üzülerek izledik.
Eleştirilerin neredeyse tamamı TUİK tarafından yayınlanan araştırmayı hakaretten sayıyor, derhal bu yanlıştan dönülmesini istiyordu.
Aralarında dava açacağını söyleyenler bile çıkmıştı.
Hatta TUİK’e yönelik toplu dava açılması bile gündeme getirilmişti.
Bu süreçte olan biteni bir köşeden izleyen bendeniz; “Böylesi bir yanlış ortadayken sen neden birşeyler yazmıyorsun” şeklinde sözlü eleştirilere maruz kalmıştım.
Eleştirilerin bazılarını “eyvallah” diyerek geçiştirdim.
Ancak nasırına basılmış gibi davrananlara, Muğlalılık ayranı kabaranlara; “Bize göre bu tartışma gereksiz ve özensizdir. Biz böylesine suni bir tartışmanın içinde olmayız. Zira istatiksel araştırmaların sosyolojik verilere dönüşmesinde belli kriterlerin yer aldığını biliyoruz. Fazla abartmayınız, siz abarttıkça birileri size uzaktan bize gülüyordur” şeklinde uyarıda bulundum ancak anlatamadım.
Araştırma sonucunu tribün mantığı içerisinde kabul ediliyordu.
Kentin orta ölçekli sığ algısına göre; “TUİKSPOR, ORTAMUĞLA kalesine golü çakmıştı. Gölü de Ali İhsan Yücedağ atmıştı”(!) Sayın Yücedağ hiç hak etmediği halde hedef gösterilmişti. Oysa Yücedağ, onca araştırmanın ve bilginin toplumla paylaşılması için çaba gösteren, sürdürülebilir iletişime inanan değerli bir bürokrattı.
Müthiş bir yanlış, alıp başını gidiyordu. Tabir yerindeyse iş çığırından çıkmış, bir memleket meselesine dönüşmüştü.
“Vay Efendim, Muğla gibi modern bir kent nasıl 45. sırada yer alırmış? Vay Efendim, Muğla gibi bir kent nasıl güvensiz olurmuş? Muğla bu kadar güvensizse bu kadar turist buraya neden geliyormuş?” gibi içgüdüye dayanan özensiz yorum ve savunular sonuçta bizi ciddi anlamda endişeye sevk etmişti.
TUİK araştırma sonuçlarının bir futbol maçının mağlubiyeti ile eş değerde tutulması bizi derin bir üzüntüye gark eylemişti.
Ortada sığ algı vardı ve bu algı il geneline dalga dalga yayılırken ilin geleceğine yönelik endişemiz daha da artmıştı. “Gazeteci tavrı aydın tavrından soyutlanamaz” diyerek bazı meslektaşlarımızı uyarmış, dikkatli davranmalarını salık vermiştim. İl yaşam endekslerinin belli başlı kriterlerle oluştuğunu, sosyolojik verileri yorumlamak konusunda bilgi sahibi olunmadığını ifade etmiş, başka meslek gruplarının özensiz açıklama yapabileceğini ancak gazetecilerin böyle bir şansı olmadığını vurgulamış, toplumla paylaştığı bilgilerin kulaktan dolma, içgüdüsel ya da şövenistliğin ötesinde olması gerektiğine dikkat çekmiştim. Bu isteğimizin “Bir Nejat Altınsoy ukalalığı” olarak algılanmasının ardından, bu tür isteklerimizin tamamından vazgeçtiğim bir anda Sosyolog Ünal Bozyer, imdadımıza yetişti.
Kamuoyunda başlayan ve ardı arkası kesilmeyen bu yanlış algıya ilişkin nihai açıklama Muğla Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Ünal Bozyer’den geldi. Bozyer, TUİK Denizli Bölge Müdürlüğü tarafından yayınlanan ve sonuçları toplumda bir infiale neden olan İllerde Yaşam Endeksi’nin ne olduğunu, nasıl yapıldığını, kriterlerini, toplumun bu araştırmadan ne anlaması gerektiğini Hamle Gazetesi’ndeki köşesinde ele aldı. Bir uzman olarak Bozyer, işin öyle olmadığını açıkladı.
Bozyer, TUİK araştırma sonuçlarının bir futbol maçının mağlubiyeti ile eş değerde tutulmaması gerektiğini ortaya koydu.
Uzatmayalım…
Duyduk ki; TUİK Denizli Bölge Müdürü Sayın Ali İhsan Yücedağ, emekli olacakmış. “Sayın Yücedağ umarız orta ölçekli algı ve yorumlardan ya da siyasi baskılardan dolayı emekli olmuyordur” temennisiyle yazıyı sonlayalım.