TURİZMDE “ŞÜKÜR” AYI
Uçak krizi, terör olayları sonrasında yurt dışı pazarda ciddi kayıplar yaşayan turizm sektörü bayram tatili boyunca yüzde 100’e varan doluluk oranına yaklaştı.
Kurban Bayramı tatilinin 9 güne çıkarılması iç turizmi hareketlendirmekle kalmadı, bölge turizmine doping etkisi yaptı.
Tatilin 9 güne uzaması, yerli turistin tatil önceliğini Güney Ege’den yana kullanması Bodrum, Marmaris ve Fethiye başta olmak üzere il genelinde tüm yerleşkelerde bayram sevinci yaşattı.
Yetkililer açıkladı;
Tatile çıkan 4 kişilik bir ailenin Ege kıyılarındaki tesislerde konaklama harcaması gecelik 115 ile 2 bin lira arasında değişkenlik gösterdi.
Ege’deki tatil merkezlerinin en geniş fiyat aralığına sahip destinasyonu Marmaris oldu.
Marmaris geniş fiyat aralığıyla; varsıla da yoksula da tatil imkanı sundu.
Bodrum’da tek gecelik konaklama 165 ila bin 900 TL, Fethiye’de 180 ila bin 200 TL aralığında gerçekleşti.
İl genelinde tatilciye en ucuz seçeneği ise yine apartlar verdi.
Bir çok yerde apart fiyatı ‘al takke ver külah’ pazarlık usülü belirlendi.
Herşey dahil sisteminin uygulandığı tesislerin gecelik fiyat ortalaması ise bin lira sevilesinde gerçekleşti.
9 günlük bayram tatilinde tesislerin büyük çoğunluğunda boş oda olmaması dikkat çekiciydi.
Bazı tesisler 4 günün altındaki rezervasyonları kabul etmezken Bodrum Marmaris, Fethiye’deki çok sayıda tesis, bayram tatilinde doluluk oranıyla rezervasyonlarını kapattı.
Sonuç olarak yurt dışı pazarda ciddi kayıplar yaşayan turizmciler, bayram tatilinin 9 güne çıkarılmasıyla son dakikada iç turizmden paylarını aldı.
9 günlük tatil kangreni tedavi etmese de yaraya merhem oldu.
Mayıs ayından bu yana 5 aydır sinek avlayan işletmelerin bir çoğu bayram tatiliyle gelen rezervasyonlarla derin bir ‘oh’ çekti.
Ya olmasaydı (!)
Turizmdeki kötü gidişe son vermek, iç turizmi hareketlendirmek için tatil 9 güne çıkarılmasa, memurlara idari izin verilmese ve binlerce rezervasyon yapılmasaydı?
Rusya ile yaşanan kriz aşılmasa, tatlıya bağlanmasıydı?
Ya olmasaydı (!)
5 aydır devam eden krize yönelik strateji geliştiren turizm acentalarının 1 milyonu bulan, (700 bin yurt içi, 250 bin) yurt dışı paket tur satışları olmasaydı?
Ötesinde “Yeter artık, anasını satarım ne olacaksa olsun” diyerek gözünü karartan, çoluk çocuk bireysel tatile çıkan yerli ve milliler olmasaydı?
Olmasaydı (!) bir çok işletme kendilerini kaleci gibi kapının önünde bekleyen krize yenik düşecek, belki de bir çoğu kapısına kilit vuracak ya da satılık levhasını bir yerlere asacaktı.
Bir çok işletme sektörde yaşanan krize yenik düşecek belki de yok olup gidecekti.
Yalan yok (!) durum böyleydi.
Bayram tatili boyunca Fethiye’den Bodrum’a kadar turladık.
Fethiye, Dalaman, Ortaca, Köyceğiz’de, Datça ve Marmaris’te, Milas ve Bodrum’da turizmci ve esnafla görüştük.
Hepsinin tek bir ortak noktası vardı ve ortak görüş mesajlar içeriyordu.
“Turizm ancak barış ve güven ortamında yapılır” görüşü herkesin ortak noktasıydı.
Birçok turizmci; yerli olsun yabancı olsun turistlerin büyük bir çoğunluğunun ilk olarak ekonomiye, ikinci olarak güvenilirliğe bakarak karar verdiğine işaret etti.
2016 yılını ‘turizmin kara yılı’ ilan eden sektör, bayramın gelişiyle sezonun bitimine iki ay kala can suyuna kavuşabildi.
Bir çoğu “Buna da şükür” dedi ve Eylül ayını “Şükür ayı” ilan etti.
Biz ‘turist turist’ diye kafayı yerken komşumuz İtalya’dan gelen bir haber bizi şaşkına çevirdi.
Okuyunca sizde şaşkına döneceksiniz…
Her yıl 30 milyona yakın turist ağırlayan su içindeki Venedik’in turistik işletme sahipleri ve esnafı kenti bir günde 74 bin kişinin ziyaret etmesine ‘aşırı’ diyerek isyan etti.
Yetmedi, Venedikli kent sakinleri turist sayısının azalması için protesto gösterisi düzenledi.
Ellerinde pankartlar tamamı sokağa inen Venedikliler; bize sövseler daha iyiydi.
Barış ve güven ortamı denilen şey; işte böyle birşeydi…