Gazeteci ufuk açar. Bu nedenle gazetecilik mesleği ufku olması gereken bir meslektir. Gazetecinin ufku olmalıdır, gazetecilik mesleği ufuklu bir meslektir. Gazeteci yazı mesleğinin insanıdır. Hayatını yazarak kazanır. Gazeteci hayatı izler, gözler, hayatı direkt olarak algılar sonra dili kullanır. Dili kullanarak algıladıklarını kâğıtlara yansıtır oradan da topluma aktarır. Gazetecilerin temel görevi bu’dur. Bu nedenle meslektaşlarımızın gazetecilik adına yaptıkları direkt olarak bizi ilgilendirmez. Herkesin ufkuna göre mesleğini yerine getirdiğinin farkındayız.
***
Ancak gazeteci bir şeyi daha yapar. Gazeteci bir amaç güder. Her ne kadar bu çok belirgin olmasa da bu amaç mesleğin doğasından kaynaklanır. Biz gazeteciler işte bu amacın içinde yer alırız. Gazetecinin amacı vardır. Gazeteci hayatı değiştirmek isteyen insandır. Bu mesleğin en önemli özelliklerinden birisi budur. Gazeteci yaptığı iş ile hayatı bir biçimde etkiler, hayatı bir yerlere, iyi yerlere doğru götürmeyi amaçlar.
***
Eğer gazetecilerin bir amacı varsa bunun hayatı iyiye götürmek olduğunun bilinmesi gerekiyor. Bu kapsamda gazetecilerin ve köşe yazarlarının yazdıklarını ve yaptıklarını değerlendirmek önce siz okurlara sonra da topluma verilmiş bir haktır.
***
Böylesine bir çerçeveye, böylesine bir zemine oturan bu mesleğin insanları olarak biz üzerimize düşeni yapıyoruz. Yazının başında ifade ettik. Bizim temel görevimiz bilgiyi görmek, algılamak, işlemek ve aktarmaktır. Ancak bu meslek içerisinde bilgiyi yeterli ve doğru taşıyan kaç kişi var? Bu noktada bir kez daha ısrarla yineleyelim. Gazeteci hayatı değiştirmek isteyen insandır.
***
Biz gazeteci olarak bir şeyi değiştirmek istiyorsak işe önce kendimizden başlamak zorundayız. Kendimizi eleştiremezsek kimseyi eleştirme hakkımız yoktur. Kendimizi iyiye, doğruya, değiştirmeye çabalamazsak, ne içinde yaşadığımız yerleşkeyi, ne de ülkemizi iyiye doğru geliştirme şansımız olmaz. Bu düşünceyi yeteri kadar etkinlikte kullanma imkânı da bulamayız. Bu nedenle gazeteci olarak kendi içimizde, kendi kurumumuzda, kendi işimizde özeleştiri mekanizmasını sürekli işleterek bu eksikliği, bu boşluğu mümkün olduğu kadar kapatmak zorundayız. Biz bu gayreti göstermek zorundayız.
***
Bu günlerde gazetecilik mesleği hakkında biz gazetecilere ve köşe yazarlarına gereksiz hatırlatma yapanları anlayışla karşılamayı bu çerçevede kabul ettiğimiz bilinsin istiyoruz. Biz artık onların kusuruna bakmıyoruz. Kentin statik ve yerleşik, ticari ve siyasi her halinden memnun olanların bu hali ile mesleki bir ufuklarının olmadığını biliyoruz. Bizim memnun olanlarla işimiz yok, çünkü biz bu hayatı değiştirmek istiyoruz. Bunu gazetecilik mesleğinin kutsal amaçlarından birisi görüyoruz. Bu çerçevede herkes kendini neden gazetecilik yaptığı konusunda sorgulasın, köşe yazarı olanlarda hangi konuları kaleme aldıklarını, toplumun bu işin neresinde olduğuna bir baksın istiyoruz.
***
Bu hafta kaleme aldığımız “Yerel Yönetimler& Belediyeler, Vatandaşı Müşteri Yerine Koymak” başlığı taşıyan yazılardan mevcutçular çok rahatsız olmuşlar. Bu yazılar ile ne yapmak isteğimiz sorgulanmış. Biz artık kimin ne dediğine bakmıyoruz. Sonuçta belediyelere yasa ile sağlanmış yetkilerin, sosyal belediyecilik anlayışının kaleme alındığı yazıların yarattığı toplumsal algının mutlaka birilerinin işine yarayacağını biliyoruz. Ayrıca bu konuyu elbette gazeteciler yazmalı diye düşünüyoruz. Bu konuyu bir veterinerden, bir diş hekiminden, bir iş adamından ya da bir başka meslek gurubundan beklemenin mümkün olmadığını da biliyoruz.
***
Gazeteci bir amaç güder. Her ne kadar bu çok belirgin olmasa da bu amaç mesleğin doğasından kaynaklanır. Biz gazeteciler işte bu amacın içinde yer alıyor, bu kentte yaşanmak zorunda bırakılan hayatı değiştirmek istiyoruz. Yazdıklarımızın, çizdiklerimizin hayatı bir biçimde etkilediğinin,toplum gözünde hayatı bir yerlere, iyi yerlere doğru götürdüğünün de farkındayız.
***
Yeni bir konunun ipuçlarını vererek sonlayalım. Ülkenin en büyük sorunlarından birisi olan terörün sona erdirilmesi adına yüksek siyaset tarafından başlatılan diplomasi sürecine saygı duyuyoruz. Bu konu zaten yeteri kadar yazılıyor, çiziliyor ve tartışılıyor. Ancak bu işin ulusal boyutu yanında bir de kentsel boyutu ve kentsel yansıması bulunuyor. Kentte son günlerde özellikle üniversite yerleşkesinde, öğrenciler arasında yaşanan gerginlik sonrasında bazı AKP’li yöneticilerin Muhafazakar Demokratlık yerine “Milliyetçi Muhafazakar” anlayışla hareket ettiğine şahit olduk. AKP yüksek siyaseti, bu işi başarmak adına ateşten gömlek giymiş, bu işe baş koymuşken yine aynı siyasi oluşumun yerel teşkilatlarını oluşturan çok sayıda yöneticinin bu konuda “Milliyetçi Muhafazakar” gibi düşünüp, davranması bizim için bir yazı konusudur.