Memleketin derdi ile dertlenen biri daha aramıza katıldı. Muğla Sanayi ve Ticaret Odası Başkan Adayı Safa Altaş’ta artık tıpkı bizim gibi mahallenin kötülerinden. Kentle ilgili yüksek beklentilerin sahibi olan bizler galiba gittikçe çoğalıyoruz. Biz; daha iyi siyaset, daha iyi bir belediye, daha iyi partiler, daha iyi şu, daha iyi bu derken karşı pencereden birisi “Daha iyi bir oda” diye bağırdı. Yüksek beklentilerimize bir yenisi daha ekleyen “Daha iyi bir Ticaret ve Sanayi Odası” diye haykıran Safa Altaş’tan başkası değildi.
***
Bir uyarı ile başlayalım. Yıllar önce Bülent Karakuş’la birlikte başlattıkları “Değişim Hareketi” sonrasında “bir şeyleri değiştirmek” için seçildikleri meslek odasında birlikte görev yapan ancak bu hevesi kursağında kalan Safa Atlaş ve ekibini “Daha iyi bir Ticaret ve Sanayi Odası” noktasına, arayışına getiren gerçeği siyasette arayanlar yanılıyorlar. Ne Safa’nın nede ekibinin siyaset temelli bir derdi yok. Sorun siyasi değil mesleki. Bu konuda siyasi bir tercih yapılıyormuş algısı yaratanlar bilinsin ki bu algıyı çaresizlikten yaratıyorlar. Siyaset onlar için bir zırh.
***
Yaşadıklarından sonra “Daha iyi bir Ticaret ve Sanayi Odası” nı bir zorunluluk olarak gören ve bunun için kolları sıvayan Safa Altaş ve ekibi geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptı. Bu açıklamaya kadar oda seçimlerine müdahil olmama kararı almıştık. Ancak Safa Altaş’tan gelen açıklama kendisi ve ekibi ile ilgili algımızı ters yüz etti. Safa Altaş bu açıklamasında Muğla’nın bir “Vagon Kente” dönüşmesine isyan ediyor, sözlerini şöyle sürdürüyordu.
***
“İlk etapta amacımız kent ekonomisinin lokomotif kuruluşu olan Ticaret ve Sanayi Odası’nı modern ‘yönetişim anlayışına’ uygun bir felsefe ile geliştirerek daha çok artı değer üreten kurum haline dönüştüreceğiz. Bütünşehir yasası ile kent hayatı ve yönetimi yeniden düzenlenirken ve kentte ekonomi yeniden tanımlanırken, bu tanımlamanın en büyük çözüm ortağı olarak Ticaret ve Sanayi Odalarıdır. El yordamı ve sen ben bizim oğlan gibi sıradan sınıf müsameresi tabanlı ilişkilerle kent ekonomisin bu yeni konseptte olamayacağını düşünüyoruz. Bu nedenle, daha kurumsal algı yaratan, toplumda sosyal projelerle de saygın ve yerel atak güç olarak Ticaret ve Sanayi Odasının aktif olması gereğine inanıyoruz. Biz, değişimin gerisinde kalan, sadece ‘deniz- kum- güneş’ algısı ile anılan, ‘yaz keyfi Muğla’ yerine, markalaşmış, ürünleri dünya pazarında rekabet edebilen, sanayi algısı yüksek, tarımı ile bölgesinde söz sahibi bir Muğla gerçekleştirmek istiyoruz”…
***
Açıklama bu kadar değil. Sahip olduğu değerlerin farkına varamayan yöneticilerin elinde bir “Vagon Kente” dönüşen Muğla’nın ticaret ve sanayisinin yol haritasını oluşturacak bir ekibin lideri olarak Safa Altaş açıklamasına şöyle devam ediyordu.
***
“Toplumun tüm sivil ve resmi dinamiklerini kucaklayarak yatırımın ve yatırımcının önünü açan, pastadan pay almayı değil pastayı büyüten bir anlayışta Ticaret ve Sanayi Odası oluşturmak istiyoruz. Yarına sözü olan ve yarına mühür vurmak isteyen her üretken insan bize omuz versin. Biz istiyoruz ki; Muğla ikinci yüzyılında kendi nüfus ağırlığının 10 katı yerli ve yabancı misafirini sofrasındaki sütünden etine, ekmeğinden, peynirine kadar kendi kaynakları ile ağırlayan bir kent olsun, Biz istiyoruz ki; Muğla’nın ekonomik değerleri marka olsun, Biz istiyoruz ki; Köylünün mahsülü dalında kalmasın. Biz istiyoruz ki; Muğla’da sanayi olsun, üretim olsun, yatırım olsun, istihdam olsun, ihracat olsun”…
***
Oda seçimini bir kenara bırakalım. Safa Altaş’ın bu tespitleri il oluşumuzun 100. yılında ilin genel vizyonunu bile oluşturabilir. 100. yılın vizyonunu oluşturmaya çalıştıranlar on binlerce dolarlık bütçeleri ile bu türde bir vizyon oluşturamazlarken, Safa Altaş ve ekibi ikinci yüzyılının ipuçlarını, şifrelerini bu açıklamaları ile kentin önüne koymuş oldu.
****
Anladığımız bir şey var. Bu kent artık her konuda sınırlarını zorlamaya başladı. Bu kentin; biat ve aidiyet duygusu ile hareket eden, dilek ve temenniler ile seçilip göreve gelen, oturdukları koltuğa adeta yapışıp kalan, sosyal statüleri için mevki ve makamlarından asla kopmak istemeyen, ikbalin ve istikbalin peşinde koşan yöneticilere zerre kadar tahammülü kalmadı. Biz; bir daha ve daha daha seçilmek isteyen bu zihniyete bir ödül daha veremeyiz. İl oluşumuzun 100. yılında ve “Büyükşehir” statüsü ile taçlandığımız şu günde geçte olsa anladık ki; Safa Altaş ve ekibinin elinde Muğla Ticaret ve Sanayi Odası, “Büyük Şehrin Küçük Odası” olarak kalmayacak.