Kent siyaseti için, siyaset/toplum ilişkisinde geldiğimiz son noktada bir gerçeği paylaşmak istiyoruz. Siyaseti kendi zeminine çekebilmek, onu topluma hizmet eder bir konuma getirmek uğraşındayken, final maçı öncesi bunca çaba ve işbirliğine rağmen “hiçbir şey” olmayacağını anlamış son kertede havlu atmış bir köşe yazarı olarak bu dönemin son sözünü sizlerle ve siyasetçilerle paylaşmak istiyorum. “Muğla ‘Değişim’ istiyor ancak Muğla ‘Dönüşmek’ istemiyor.” Bu tanımlama kimin işine yarar bilemiyorum. Belki bu tanımlama da bu kentte diğer bütün sosyolojik gerçekler gibi hiç bir işe yaramaz. Ancak politik dizayn yapan yetenek erbabı siyasi mühendisler tarafımızdan yapılan bu tanımlamayı okuduktan sonra yani; şu dakikadan sonra kent siyaseti ile ilgili yapılacak her türlü planlamayı ve stratejiyi bu tanımla üzerine kurabilirler.
***
Kentle ilgili değişimi ısrarla siyasi zeminlerde aramış, siyasetle ilişkilenmiş, siyasetçisine kentsel partnerlik etmiş ve şu gün bunların tamamından vazgeçmiş birisi olarak değişimi siyasi zeminin yaratabileceği algısı ile hareket ettim ama olmadı. Kentin peşi sıra iki egemen gücünü oluşturan CHP ve AKP’li siyasetçiler ve vekiller değişimin hangi koşullarda ve nasıl yapılacağı konusunda henüz bir görüşün sahibi değillerdi. Bunca zamandır bu konuda üretilmiş toplumsal tek bir politika göremedik. Bu yazıyı okurken aranızdan bazılarının “AKP bu kentte değişim isteyebilir, ancak CHP niye değişim istesin, onlar halinden memnun ve 40 yıldır iktidardalar” dediğini duyar gibiyim. Uyaralım bu rehavet temelli görüşün sahipleri büyük bir yanılgının da sahibidirler. “Değişmeye gerek yok! Muğla böyle devam etsin”diyenler seçmenin istediği değişimi “CHP ile yapmak istediğini”, CHP’yi buna zorlayacağını anlamak zorundalar. CHP’de artık kendisine sağlanan seçmen opsiyonunun sınırsız olmadığını bilmeli. CHP bunun rehavetine kapılmamalı, bu opsiyonu sınamaya kalkmamalı… CHP artık gereğini yapmalı.
***
CHP’nin ideolojik temele dayanan seçmen algısı ile oluşturduğu rejime dayalı tercihi sıradan bir tercih değildir ve çok önemlidir. Ülkenin neredeyse tamamının egemen gücü AKP yukarıda yer alan kente dayalı sosyolojik gerçekler nedeniyle bu kentin egemen gücü olmayı beceremedi. Çünkü AKP, değişim isteyen seçmenine onu “dönüştürmeyeceğini” bir türlü anlatamamış, bunun üzerine politikalar ve söylemler geliştirememiştir.
***
Kesin olan bir şey var ve bir kez daha yineleyelim. Muğla seçmeni değişirken, dönüşmek istemiyor. Çünkü seçmen bu değişimi AKP ile yapmayı bir dönüşüm olarak algılıyor ve AKP tercihinin günlük yaşama müdahale edeceğine inanıyor. Seçmenin bu algısı AKP için tespiti yapılmış, onanmış bir argüman değil. AKP’de yüksek siyasetin vekilleri bile hala bunu anlamış değiller. Anlamadılar. Teşkilatlar ise harala gürele üye kaydederek siyasetin bir popülasyon hareketi olduğunu tescillenmek adına başarıyı orada arıyorlar.
***
Bu konu; “40 yıldır halimizden memnunuz, oralar, buralar, tarlalar, tokatlar hep bizim kalsın” diyen kentin egemen gücü CHP’yi işte bu noktada ilgilendiriyor. Toplumun istediği değişimi CHP sağlamak, buna göre de toplumsal politikalar, derinlikli toplumsal söylemler üretmek ve seçmene CHP’li kalmanı kendisine ne sağlayacağını anlatmak zorunda. Bu noktadan hareketle CHP toplumun istediği değişimin nasıl bir değişim olduğunu tespit etmek ve buna göre bir kentsel planlama yapmak ve uygulamak zorunda. Bu bir uyarı! Örgütün yeni görev verdiği yönetim seçmenin bu değişimi CHP ile yapmak istediğini bilmeli. CHP’nin iç politikalarını bilemeyiz ama 2014 yerel seçimlerinde partinin genel politikalarının bu argüman üzerine kurulması gerektiğini düşünüyoruz.
***
AKP’ye gelince; AKP,“değişim” isteyen bir topluma onu “dönüştürmeyeceğini” anlatmak zorunda. AKP’nin bu anlamda işi çok zor. Seçmen üzerindeki ideolojik AKP refleksi, kristalden bir ön yargı oluşturmuş durumda. AKP tercihi ile Muğla “dönüşeceğini” sanıyor. Bu yazıda yer alan görüşlerimizi üst düzey bir CHP’li ile paylaştım. Beni uzunca ve sükûnetle dinledikten sonra bu yazıya bahis konusu olan değişim’den neyi kast ettiğimi sordu? Dönüşmemeyi çok iyi biliyorlardı ama değişimle ilgili bir fikirleri yoktu. CHP’de henüz sorunun farkında değildi. İki siyasi parti ve bu partilere kayıtlı binlerce üye, bu partilerin belde, ilçe ve il yöneticileri, yönetimlerin yürütme kurulları, seçilmiş ve atanmış milletvekilleri … Vazgeçiş yazılarımızın son ve önemli tespitini bir kenara not alsınlar bir daha hatırlatma fırsatımız olmayabilir.
“Muğla Değişim istiyor ama dönüşmek istemiyor.”