VELİLERDEN ‘GÖNÜLLÜ EĞİTİCİLERE’ YÖNELİK İDDİA VE SORULAR
‘Değerler Eğitimi’ uygulaması ile Eğitim Fakültesi mezunu olmayan, formasyon almayan cemaat ve vakıflara üye kişilerin ‘Gönüllü Öğreticiler’ adı altında okullarda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerine girmesine velilerden gelen tepkileri kaleme almıştık.
Aynı gün Gazeteci Mustafa İnci’nin aynı konuyu köşesine taşıması sonrasında velilerden çok sayıda ileti aldık.
Şahidi İlköğretim Okulu, Cumhuriyet İlköğretim Okulu, Türdü 100’üncü Yıl İlköğretim Okulu ve İMKB İlköğretim Okulunda öğrenim gören öğrencilerin aileleri, Gönüllü Öğreticilerin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerine girmesini ya da girecek olmasını istemediklerini dile getirdiler.
Dün de ifade ettik.
Bazı öğrenci velileri ‘Değerler Eğitimi’ ile toplumu ve yeni nesilleri dine dayalı bir dönüşüme zorladığını, ahlak derslerinin dinin de ötesinde tarikatlara, vakıf ve cemaatlere dayandırıldığını, laik ve bilimsel eğitim sisteminden uzaklaşıldığını iddia ettiler.
Aralarında uygulamayı ‘dine dayalı ideolojik amaç’ olarak niteleyenleri bile vardı.
Bir diğeri ise uygulamayı ahlak kavramının islam ve tarikatlara bağlanması olarak gördüğünü dile getirdi.
Bu yöntemle ahlak derslerinin dinin de ötesinde tarikatlara bağlanlandığını öne süren eğitimci bir veli; İmam Hatip Liselerinin müfredatında anayasal zorunluluk olarak yer alan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin çıkarıldığına dikkat çekti.
2017 yılı müfredatında Temel İslam Bilimleri dersleri arasında İslam Ahlakı ile Ahlak ve Tasarruf Kültürü dersinin eklendiğine işaret eden veli, tasavvufun kuruluşunun tarikat olduğunu, bu uygulamayla bakanlığın ahlakı tarikatlara bağlandığını öne sürdü.
Eğitimci veli, İmam Hatip Liselerinde bu iki ders dışında başka bir ahlak dersi kalmadığını, değerlerin sünniliğe bağlanmak istendiğini sözlerine ekledi.
‘Değerler Eğitiminin içeriği sünniliğe dayanıyor’ iddiasının gerçekliği (!) biz gazetecilerin değil, bilim insanlarının ve eğitimcilerin işi.
Ötesinde siyasetçilerin işi.
Biz gazeteciyiz.
Kaos yaratmak ve bu kaostan beslenmek niyetinde değiliz.
Ortada uygulamadan kaynaklanan bir sorun var ve bu sorun giderek toplumsal bir boyut kazanıyor.
Bizim görevimiz; iddia edildiği gibi Değerler Eğitimi ile formasyon sahibi olmayan Gönüllü Öğreticilerin ahlak derslerine girmesini eğitim de ‘kırılma noktası’ olarak gören velilerden gelen şikayetleri yetkililere iletmek.
Zira bu süreçte okul yönetimlerine ve ilgili kurum ve kuruluşlara şikayet gittiğini, velilerin uygulamadan rahatsızlık duyduğunu biliyoruz.
Yine bu süreçte yazılarımızın bazı okul yöneticilerinde rahatsızlık yarattığının da farkındayız.
Ne yöneticiler ne de eğitim kurumlarına yönelik her hangi bir tasarrufumuzun olmadığını da bu vesile ile hatırlatmak isteriz.
Bir çoğu yakın dostumuz olan eğitimci ve yöneticilere şu hatırlatmayı da yapmak isteriz.
Ortada eğitim sendikalarının, veli derneklerinin açıklamaları ve velilerden gelen onlarca şikayet var. Basın kuruluşlarına gelen ve durumdan şikayet eden veli sayısı her geçen gün katlanarak devam ediyor.
Bugün de bazı veliler bizi ziyaret ederek şikayetlerini dile getirdiler.
Şu soruyu sordular:
“Eğitim Fakültesi mezunu olmayan, formasyon almayan cemaat ve vakıflara üye bir mühendis, bir hemşire ve meslek grubu tariflenmeyen gönüllü öğretici adı altında Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersine girenler, çocuklarımıza neyi öğretebilirler?”…