2001 Ağustos’unda siyasi hayatına başlayan Ak Parti iktidar yürüyüşündeki gelinen süreç tam 10 yılı devirdi. Dile kolay tam on yıl hem de girmiş olduğu hem genel, hem yerel, hem de referandum oylamaların da hiç ikinci parti olmadı. Parti şimdi olağan 4. kongre sürecini yaşıyor. Teşkilat-ı durum ! üzerine bir şeyler söylemek gerek. Ak Parti’nin ülke genelinde yakaladığı başarının mimarı Genel Başkan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dır. Erdoğan’ın başarısı kişisel olarak ta algılanabilir. Ülke genelinde başarılı olan parti Muğla’da kısmi olarak oylarını arttırsa da iktidar olmayı beceremedi. Seçimlerde oy hesabı yapıldığında nitelikli sayılacak kadar oy oranına sahip oldular ancak yerelde iktidar olamadılar. Sosyal ve siyasal bir çok nedeni olsa da bunun asıl nedeni parti yöneticileri ve teşkilatlarıdır. Siyasi amaç ve söylemden uzak niyetleri ile parti yöneticileri ve yönetici kadroları kentin egemen gücü karşısında on yıldır önlerini iliklediler. Muğlalı seçmen partinin genel başkanı Erdoğan’ı tv’den izleyip “bu sefer oy vereceğim” diye karar aldı ardından partinin teşkilatlarına bakıp kararından vazgeçti. Muğla’da Ak Parti on yıldır Ankara rüzgarı ile hareket ediyor. Muğla’da teşkilatlar olmasa partinin daha çok oy alacağını iddia eden çok sayıda partili mevcut. Bu durum en çok Ankara-Muğla hattı arasında mekik dokuyan milletvekillerini rahatsız ediyor. Vekiller her ne kadar bu rahatsızlığı dile getirmeseler de durum ortada. Hemen belirtelim. 12 Haziran seçimleri öncesinde böyle bir rahatsızlık yoktu. Ak Parti’de I. Memed döneminin bitmesi ile başlayan yeni süreç bu rahatsızlığı iyice ortaya çıkardı. İlk döneminde şeytan taşlamaktan ibadet etmeye fırsat bulamayan milletvekili Yüksel Özden’in kent statükosu ile giriştiği mücadele de teşkilatlar olan biteni ön sıralarda tiyatro izler gibi izlediler. Ancak Özden kararlıydı, ikinci dönemde şeytan taşlamayacaktı. Milletvekili Ali Boğa ile birlikte yeni hastane, TOKİ 2 etap, su sorunu, doğalgaz gibi sorunları yerel idarenin tüm engellemelerine karşın birer birer çözdüler. Bu önemli bir süreçti. Bu sürecin hemen ardından Genel Başkan ve Başbakan Erdoğan’a Muğla’da teşkilatın zayıflığı haberi uçuruldu. Haberi bir avuç Muğla sevdalısı uçurdu. İktidar filizlerini canlanmasını isteyen bu grup, siyasetin arazisine tohumlarını ekti. Süreç iyi analiz edilmişti ve bu güne gelindi. Bu gün değişen siyasi algı nedeniyle partinin il yöneticilerine yönelik eleştirilerin dozu arttı. Artık partili mücadele etmeden hiçbir şey kazanamayacağını anlamıştı. Marmaris’te, Fethiye’de, Köyceğiz’de, Yatağan’da, Milas’ta, Bodrum’da, dahası il genelinde il yönetimine duyulan tepki nin dozu işte bu nedenle arttı. Duymak ve görmek istemeyen bu tepkiyi ne görür nede duyar! hatta bunu inkar eder… Teşkilat 4. Olağan kongre döneminin sonuna doğru gözünü önce ertelenen Milas kongresine ardından da il kongresine çevirdi. Değişen siyasi algı ile teşkilatta mevcut il başkanının dışında ikinci bir ismin aday çıkması beklentisi yüksekti. Teşkilatın yüksek beklentisi nihayet gerçekleşti ve partide bir ilk yaşandı. İlk kez bir kadın siyasetçi il başkanı adayı olacağını açıkladı. Ak Parti’de teşkilatlarla il yöneticileri arasındaki üzerinde örtü bulunan ciddi görüş ayrılıkları il kongresine damgasını vuracak. Muğla Ak parti teşkilatı eğer 2014 seçimlerinde ciddi bir sonuç almayı hesaplıyorsa, büyükşehir belediyesini iktidar partisi olarak kazanmak istiyorsa bunu dilek ve temennilerle yapamayacağgını bilmeli. Parti bunun için gereğini yapmak zorunda. Bu hedefin ilk ayağı da il kongresinden çıkacak ve oluşacak yeni bir yönetimle mümkün olacaktır. Ak Parti Muğla’da eğer bu süreçte il başkanlığında güçlü bir kadro oluşturulmazsa 2014 seçimlerindeki beklentisine ciddi bir darbe vurmuş olur ki bunu da kimse genel merkeze, Ankara’ya anlatamaz. Etkisiz ve pasif siyasetçilerin diline doladıkları “Mutluyuz, mutlusunuz, mutlular” uydurması ile gününü gün eden, politik söylem ve yöntemlerden uzak duran, partiyi el freni çekilmiş hale getiren yöneticiler bu yüksek hedefin önündeki en büyük engeldir. Bir sosyolojik gerçeği artık partililerle paylaşalım. Ak Parti’nin Muğla’daki görünen en büyük engeli ne yazık ki bir başka siyasi parti değildir. Ak Parti’nin önündeki en büyük engeli, kendi içindedir. Partinin temel prensiplerinden misyon ve vizyonundan uzakta, parti içi zemin kaymaları sayesinde göreve gelen ve bunu fırsat olarak gören yöneticilerdir. Geçici olarak işgal ettikleri makam ve mevkilerde işgali kalıcı hale getirmek isteyeceklerdir. Ancak partililer buna izin vermeyeceklerdir. Ak Partiler il kongresinde; siyaset yapacakları kendi saflarına, ticaret yapacakları da sektörel saflara göndereceklerdir. Yüksel Özden’in bu partinin Muğla kodlarını oluşturan “Hizmetin en önemli , en temel temel prensibi halktır” söylemi asla unutulmamalı.
***
2 B orman arazilerinin, mermer ocaklarının, su ürünlerinin, taş ocaklarının, emlak, arazi satışlarının, organik tarım alanlarının, fantastik projelerin peşinde koşan ihale simsarları ve iş takipçilerine kapılar kapanmalı. Artık; koltuktan güç alanlara değil koltuğa güç verenlere ihtiyaç var.