ZENGİN KAYNAKLARIN FAKİR BEKÇİSİ OLMAKTAN KURTULMAK
Türkiye genelinde yılda yaklaşık 28.5 milyon ton sebze üretimi yapılıyor.
Bu üretim kapasitesi ile sebze üreticisi ülkeler arasında yer alıyoruz.
Genç sebze üreticisi ülkeler arasında dördüncü sırada, yaş sebze üretiminde ise on ikinci sıradayız.
Kıyaslama yapılacak olursa sebze üretiminde yüzölçümü Konya ili kadar olan Hollanda’dan gerideyiz.
Tanrı önce Hollandalı’yı, Hollandalı da Hollanda’yı yarattı derler ya, galiba doğru…
***
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TUİK) Seçilmiş Göstergelerle Muğla araştırması ekonomik temelli üretimde nerede olduğumuzu ortaya koyuyor.
2013 verilerine göre;
Muğla il genelinde toplam sebze üretimi 2009-2013 yılları arasında yüzde 3,2 oranında artış göstermiş. Meyvesi için yetiştirilen sebze üretim miktarının ildeki payı yüzde 3,8 olarak açıklanmış.
2009-2013 yılları arasını kapsayan araştırmaya göre; Muğla’nın toplam sebze üretim miktarı; 948 bin 588 ton.
Kök ve yumru sebze (havuç, kereviz, turp, soğan vb.) üretimi; 14 bin 159 ton.
Meyvesi için yetiştirilen sebze üretimi; 883 bin 599 ton.
Farklı sebze türleri üretimi ise 50 bin 830 ton.
***
Yine aynı yılları kapsayan araştırmada örtü altı sebze üretimi miktarında da yüzde 27,8 oranında artış göze çarpıyor. Türkiye’de olduğu gibi Muğla’da da örtü altı üretiminde ilk sırayı domates alıyor.
Sebze ihracatının da zirvesinde bulunan domates’in sadece yüzde 4’ü ihraç ediliyor, yüzde 25’i de ne yazık ki tarladan tüketiciye ulaşana kadar kayba uğruyor.
Oda olmazsa, tonlarca domates üç otuz paraya salçaya dökülüyor…
***
2009-2013 verilerine göre il geneli örtü altı üretimi; 564 bin 485 ton.
Bunun 467 bin 888 tonunu domates üretimi oluşturuyor.
Domatesi; 53 bin 594 tonla salatalık, 23 bin 606 tonla patlıcan takip ediyor.
***
İlin sebze üretimine ilişkin veriler eminiz ki ilgili kurumlar tarafından yenileniyor.
Bugün gelinen noktada üretim değerlerimize ilişkin verilerde gözle görülür bir artış yaşanıyor.
Üretimdeki artışa paralel olarak kentin tarıma dayalı ekonomisinin yaratmak adına olumlu adımlar da atılıyor.
Turizme dayalı ekonominin yanında kentin ikinci ağır topu tarım ve gıda ürünlerine yönelik üretimlerimiz yıllar sonra gelen yatırım ve organizasyonlarla kenti bir üst lige hazırlıyor.
Milas Organize Sanayi Bölgesi bu tür organizasyonların ilk ve en büyük ayağını oluşturuyor.
Seydikemer ve onun ardından gıda ihtisas sanayi bölgeleri, asıl önemlisi teknopark ile inanıyoruz ki Muğla, şeytanın bacağını kıracak.
Tedarikçilik yapan, ürününü üç otuz paraya aracıya kaptıran bir ilden (!) üretimin değerlerine sahip çıkan ve marka değerini oluşturan bir ile doğru evrilen Muğla, bu organizasyonlarla eminiz ki zengin kaynakların fakir bekçisi olmaktan kurtulacak.
Üretim kapasitesinden bir büyük ekonomi yaratacak…
***
Bu nedenle üretmekle yetinmeyip ürünü işlemeye olanak sağlayacak olan organize sanayi bölgelerinin kentin geleceğini inşa edecek temel yapılar olduğunu her fırsatta ifade etmek gerekiyor.
Muğla il genelinde toplam girişimlerin sadece yüzde 7’sini imalat sanayinin oluşturduğu gerçeğini unutmamak, unutturmamak gerekiyor.
Yaşanan bütün sorunların altında ekonomik nedenler yatarken, il olarak üretimden büyük bir ekonomi yaratabilecek imkanlar mevcutken, uyumayı tercih edenleri ‘dürtmek’ görevi bize düşüyor.