MUĞLALI YALNIZLAŞIYOR
Köylünün ineği
hastalanır.
Köylü dua eder:
“Tanrım şu ineği iyileştir, eğer iyileşirse senin rızanla bir ay oruç
tutacağım” der.
Tanrı duayı kabul eder ve inek kısa bir sürede iyileşir.
Köylü söz verdiği gibi bir ay oruç tutar.
Oruç bittikten bir gün sonra bir bakar ki; inek ölmüş.
Köylü gökyüzüne döner şöyle der:
“Takdir senindir. Ama ben tuttuğum orucu
ramazana, ineği de kurbana sayarım”…
*
Fıkrayı “zamanı gelince kullanırız” diyerek bekletmiştik.
Zamanı geldi, kullandık.
Elbette birileri bir yerlere çekecek.
Kim, nereye çekerse çeksin.
Spordan siyasete, eğitimden sağlığa, ekonomiden ticarete (!)
İsteyen istediği gibi yorumlasın.
Mahsuru yok.
Herkesin algısı farklı,
Görüşü farklı,
Herkesin kabulü farklı.
*
Muğla; yürüme mesafesinde her şeyi halledebileceğin bir kentti.
Evet öyleydi.
Banka, vergi dairesi, SSK, pazar alışverişi, hastane, meyhane, sinema vs…
Tekmili birden 10-15 dakikalık mesafedeydi.
Muğla, bu avantajları nedeniyle tercih edilen bir kentti.
*
Peki ya şimdi?
Şimdi; bu kimliğinden gitgide uzaklaşıyor.
Bu büyük avantajını ‘büyüme’ adına kaybediyor.
Muğla garipleşiyor.
Ve bu gariplik, geçmişe duyulan özlemi adeta törpülüyor.
İnsan ister istemez bugünün kent koşullarını,
Geçmişle kıyaslıyor.
Böyle olunca da kendisini bir nostalji rüzgarının ortasında buluveriyor.
*
Muğla gittikçe yozlaşıyor.
Tuttuğu orucu ramazana,
İneği de kurbana sayanların sayısı gün geçtikçe artıyor.
Muğlalı yalnızlaşıyor…
**
© MKG/Nejat Altınsoy 2019