SONUÇ BİLDİRGELERİ
Sempozyumları, çalıştay ve
forumları önemsediğimiz daha öncede dile getirdik.
Bizim açımızdan kent yönetimine, kentin taleplerine yönelik manifesto niteliği
taşıyan her bir çalışmanın sonuç bildirgesini ve önemli gördüğümüz konuları bu
köşeden paylaştık.
Gazeteci-Yazar Özcan Özgür’ün köşe yazılarından takip ettiğimiz Menteşe Kent
Konseyi tarafından düzenlenen “Öğrenciler Konuşuyor, Kent Dinliyor” isimli
forumun sonuç bildirgesi yayınlandı.
Bir ara sizinle de paylaşırız.
Aralık ayının ilk haftasında ise Muğla Ticaret ve Sanayi Odası (MUTSO)
koordinatörlüğünde Muğla Tanıtım Platformu çatısı altında yer alan kurumlarında
katılımıyla ‘Muğla Kentsel Sit Alanı Topluluk Temelli Turizm Yaklaşımı ile Canlandırılması
Çalıştayı’ düzenlendi.
MUTSO ev sahipliğinde düzenlenen çalıştayda, Menteşe’de turizm gelirinin
merkeze çekilmesi, Menteşe ekonomik hayatının canlandırılması, Arasta’yı da
kapsayan kentsel sit alanının yaşatılması, tüm bunlar yapılırken de kültürün ve
değerlerin korunmasına özen gösterilmesi amaçlandığı, bu amaçla tüm kurumların
ortak yapılabileceği projeler hakkında fikir alışverişinde bulunulduğu
açıklandı.
Çalıştayın sonuç bildirgesinin hazırlık aşamasında olduğu ifade edildi.
Kamuoyuna ve basına pek yansımayan çalıştayın sonuç bildirgesini merakla
beklediğimizi belirtelim.
Bilindiği gibi Muğla Büyükşehir Belediyesi, Ziraat Mühendisleri Odası Muğla
Şubesi ve Muğla Veteriner Hekimler Odası işbirliğiyle 4. Tarım Sempozyumu’nun
ardından Maden Çalıştayını da gerçekleştirdi.
Tarım sempozyumun sonuç bildiresi yayınlanmadan, Maden Çalıştayı’nın sonuç
bildirgesi yayınlandı.
Ama öncesinde Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün’ün sempozyumda
yaptığı “Madencilik yasası revize edilmeli” başlıklı konuşması hafızalara kazındı.
Başkan Gürün, kentin madencilikle olan ilişkisini şu sözlerle ortaya koydu:
“Şu anda Muğla’da maden ruhsatı, arama ve işletme ruhsatı dâhil olmak üzere
hangi bölgeleri kapsıyor bu konudaki bilgileri resmi olarak alamıyoruz. Bu
kadar karanlık şüpheyi de, komploları da üretir. Muğla’nın yüzölçümü 13 bin 338
kilometrekare. Toplam maden ruhsat alanı 3 bin 523 kilometrekare. 961
kilometrekare arama ruhsatı alanı ve 2 bin 562 kilometre kare alan da işletme
ruhsatı alanı. Yani Muğla’nın yüzde 27’lik bölümü ruhsatlandırma alanı içinde.
2014 yılı öncesi ruhsatlandırılmış maden ocağı sayısı 449 iken, 2014 yılından
sonra 192 maden ocağı daha ruhsatlandırılarak toplam 641 maden ocağı
bulunmaktadır ve bunların 333’ü ormanlık alanda. Ruhsatlı maden alanlarının
yüzde 9.13’ü arkeolojik sit, kültürel sit ve ÖÇK alanlarında bulunmaktadır. Peki,
sit ve madencilik nasıl birbiri ile bağdaştırılıyor? Burada madencinin suçu
yok. ‘Ben istiyorum’ diyor, merkez veriyor. Ama bize soran var mı? Yok. ‘Ben
verdim oldu’ deniliyor. Bundan dolayı madencilik yasasının tekrar ve ciddi
olarak revize edilmesi ve bunun mutlak suret ile kurallara bağlanması lazım”…
Anayasa’nın 56. maddesi “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına
sahiptir” hükmünü içeriyor.
Bu hüküm beklediğimiz gibi Maden Çalıştayı’nın da sonuç bildirgesine de
yansıdı.
Bunun ötesinde sonuç bildirgesinde şu tespit ve sonuçlar kayıt altına alındı:
“Bölgelerin gelişme politikalarının kapsamlı ve doğru olarak belirlenmesi, en
uygun üretim faaliyetlerin (tarım, turizm, arıcılık, hayvancılık vs) seçilmesi,
ormanlarımızın ve topraklarımızın korunması, madencilik için de verimli
rezervlerin tespiti ile çevre dostu üretim yöntemlerin benimsenmesi
gerekmektedir. Bu bağlamda, vahşi
madencilik uygulamalarının kural haline getirilmesini, objektif ve bilimsel
düzlemde, doğanın, toplumun ve dezavantajlı gruplarının çıkarlarını da
kapsayacak şekilde tartışmadığımız sürece madencinin de madenden yakınanın da
sorununu çözemeyiz. Kamusal ihtiyaçları analiz ederek, bu ihtiyaçlara uygun
planlamalar yaparak ve de en önemlisi şeffaflık, hesap verebilirlik,
katılımcılık gibi ilkeleri hayata geçirerek denetimi ve ön tedbirliliği aktif
kılarak yaşadığımız sorunları çözebilmemiz mümkündür. Doğanın var olma ve
kendisini yenileme haklarına saygı çerçevesinde, ekosistemin iyileştirilmesi,
geliştirilmesi ile tüm canlı varlıkların iyi yaşama haklarının sürdürülebilir
kılınması, kuşaklararası adalet ilkesinden hareketle yaşanılabilir bir miras
olarak gelecek kuşaklara aktarılabilmesi için mücadelemizi sürdüreceğiz”…
*
© MKG/Nejat Altınsoy 2019