BİR ‘EVDE KALMA’ HİKÂYESİ – İKİNCİ BÖLÜM  
Hani ‘Bir Evde Kalma Hikayesi’ne konu olan, evde kalmamak için direnen, laf dinlemeyen büyüğümüz vardı ya.
Saburhane’de oturan.
Hani; “Bak Necat (!) Yayleye gitmem lazım. Goyverimazla, önüme önüme geçiyorla. Moturun anahtarını saklamışla. Bağda bahçede iş va. Bırak bağı bahçeyi; 20 gada tavık, 3 dene köpek bene beklepduru. Neymiş, yasakmış. Ben çıkıcem arkıdeş. Mapısa mı atıyola le bene. Atsınla. Ben evde durmecem. Duvarla üstümü üstümü gelipduru. Neymiş virüs varımış, virüsün anasını satem. Nediyoru bene virüs?” diyen.
Buna karşılık benim; “Bak bu virüs öldürüyoru. Sen televizyon izlemiyor musun, görmüyor musun olan biteni. Baba yadigârısın. Bizim için, ailen için önemlisin. Bırak yaylayı maylayı, kediyi köpeği. Oğlan gider halleder. Ama sen sakın sokağa çıkma, evde kal” telkinimle evde kalmaya ikna olan.
Duydum ki sevgili ağabeyimiz iki gün sokağa çıkma yasağı ilan edilince pek sevinmiş.
Yaşından dolayı evde kalmasına çok içerlemiş olacak ki, yasak saat 10 gibi ilan edilince hane halkına vermiş veriştirmiş.
“Siz misiniz le bene evden çıkarmayan, bene eve hapsedip gezip, tozan. Hindi gördünüz mü ananızın şamını. Eeee, etme bulma dünyası bu yâvırım. Hadi çıkın da görüverem bi. Hadi kafanıza uzatın şu kapıdan görüverem ben size. Yolu yok oturcez, hep barba evde oturcez. Gelin; aç kızım ende radyoya”…
Radyo açılır.
TRT’de şehnaz makamında bir kıvrak şarkı:  
“Ey dilber-i işvebaz, nedir bu sendeki naz,
Yeter ettiğin niyaz, işte hazır ince saz,
Oynasana dil-nüvaz, gönül eğlensin biraz”

Kıvrak şarkıda hem oynar, hem kıvırır.  
“Böle olmamı le” diye diye, parmaklarını şaklata şaklata…   
Olanı biteni oğlundan dinledim.
Meğer sevgili ağabeyimiz evde kalmaya çok içerlemiş.
Bir hafta boyunca huysuzluğu ile hane halkını canından bezdirmiş, dışarı çıkabilen herkesi hasım bellemiş.   
Ne yedeğini beğenmiş, ne içtiğini.
Akşama kadar avlunun içinde bir o yana, bir bu yana…
Sinkafın, bini bir para.
Arada bir dış kapıdan başını uzatıp, gelen geçene; “Ömürvesin” der, halini hatırını soranlara da; “Gözünde bıdak deneği mi va. Görüpdurusun ya, ne sorupdurun” diyerek terslermiş.  
Durum tam da böyle katlanılmaz bir hal almışken, İçişleri Bakanlığı’nın 31 ilde 2 gün sokağa çıkma yasağı ilan etmesiyle o huysuz adam gitmiş, yerine mülayim, pür neşe bir adam gelmiş.
Sokağa çıkma yasağıyla hane halkının da kendisi gibi yasaklı olmasına, yasağa tabi olmasına, insanları eşitleyen bu yasağa acayip keyiflenmiş.
Radyo-madyo, şarkı-türkü o keyifle gelmiş.
Sokağa çıkma yasağı başlayınca hane halkı ile dalgasına devam etmiş:
“Noldu le, gezme tozma işi bitti mi? Abu dayanıman, nolu vediniz le siz böle? Hadi ananız gabaktan don geçirivesin”…
Dedim ki; “Birader adamın içerlemesi normal. Evde kalma konusunda sonuçta adama ölümü gösterdik, hastalığa razı ettik. Ancak sokağa çıkma yasağıyla keyiflenmesi, göbek atması ilginç”…
Yanıt gecikmedi:  
“Neresi ilginç abi. Yasakla biz de sokağa çıkamıyoruz ya, biz de onun gibi evde kalıyoruz ya (!) gör sevincini şaşarsın. Adam bir hafta boyunca zaten anamızı ağlattı. Dışarı çıkıyoruz, işe güce gidip geliyoruz ya, yemediğimiz laf kalmıyor”.
Sordum, ‘ne diyor?’
“Gezin bakam gezin. Biz evde oturam, siz gezin, gezdirin. Yansın ülen bu Zaburane, yıkılsın len bu yolla, yokuşla. Gezin bakam. Elbet bizimde zamanımız geli. Dadını çıkarıgon (!) diyor başka bir şey demiyor. İçişleri Bakanlığı sokağa çıkma yasağını açıkladı ya, abi adam çocuklar gibi sevindi, bayram etti resmen”…
Anladık ki bir haftada herkesin canını burnuna getiren muhterem ağabeyimiz sokağa çıkma yasağıyla torun torba, maile evde olmaktan ziyadesiyle memnun olmuş.
İki gün herkesi dizinin dibinde oturtmuş.   
Arada bana da sallamış.
Çok ısrar ettim.
Şöyle demiş:
“Necat napıpduru Necat? hiç sesi soluğu çıktığ yok. Gara gazanın altına odunu sürdü, keşkeğe pişirdi önümüze godu. Vasan baksan kendi fink atıp durudur. Neymiş ‘öldürüyorumuş’ (!) Bu virüs öldürüyorsa; herkese öldürüyoru. Madem öle, o puşt da çıkmasın evden. Sölen endene”…
Sokağa çıkma yasağının gazetecileri kapsamadığını bildiği halde.
Kendisine selam gönderdim.
“Mecbur kalmadıkça evden çıkmadığımı iletiverin” dedim.
Dün akşamüstü geçtiğimiz hafta uygulanan sokağa çıkma yasağının bu hafta sonu da uygulanacağı haberi üzerine çok keyiflenmiş.
Yasaklı hafta sonu menüsünü de kafasında belirlemiş. 
Cumartesi; Gara dığanda al böberli acılı ot gavurması,
Pazar; Sacın üstünde gaba hamırlı ev böreği…
***
Kopyalanamaz, izinsiz kullanılamaz.
MKG/Nejat Altınsoy Nisan 2020