BU İŞTE BİR YANLIŞLIK VAR (Basın Yayın İlişkisi Üzerine)
Tamam, kabul ediyoruz.
Geleneksel gazeteciliğin yerini yeni medya alıyor.  
Zira her 10 kişiden 7’si internet kullanıyor.
Böyle olunca da toplum dijital dünyanın sağladığı olanakla haber tüketimini sosyal medya üzerinden yapıyor.
Dijital ortam özgürlüğüyle okur, gazete ile olan standart ilişkisinden, bu alışkanlığından uzaklaşıyor.
Nihai okuyucunun geldiği nokta bu.
Peki, habere konu olan; kişi ya da kurumlarda durum ne?
Orada durum daha vahim.
Şöyle ki;
Yerel yönetimler, resmi kişi ve kurumlar, siyasi partiler, siyasetçiler, meslek odaları, STK’lar, sendikalar, üretici birlikleri, kooperatifler, aklınıza kim gelirse (!) habere kaynak ya da değer  oluşturan her bir unsur da dijital medyanın sağladığı olanağı; haberden, tanıtımdan ve enformasyondan sayıyor.
Ana akım medya, baba akım medya,
Geleneksel ya da yeni nesil gazetecilik,
Ulusal basın, yerel basın (!)
Kimsenin umurunda değil.
Toplumun yayın kurumlarıyla, gazetecilikle olan ilişkisi garip bir hal almış durumda.
Nedir o gariplik?
Garipliği, topluma yönelik haber bültenlerinin ya da basın açıklamalarının basın yayın kurumlarından önce kişi ya da kurumlara ait sosyal medyada paylaşılması oluşturuyor.
Hazret (!) önce kendine ait sosyal medyada haberi paylaşıyor, daha sonra da basın yayın kurumuna gönderiyor.
Üstelik bunu basın danışmanları,
Ötesinde kelli felli basın birim ve büroları yapıyor.
‘Sosyal medyada var olma hastalığı’ almış başını gidiyor.
Bu işte bir yanlışlık var.
Basın yayın kurumlarıyla olan ilişkinin doğrusu şu:
Açıklamayı/bülteni gönderirsiniz, yayın kurumu bunu değerlendirir.
Siz illa sosyal medyanızda paylaşım yapmak isterseniz, o yayın kurumu tarafından yapılan haberi paylaşabilirsiniz.
Böylece kendinizi ya da bir büyüğünüzü tatmin etmek yerine (!) haberin daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlar, haberi yapan her bir yayın kurumunun okuyucu potansiyelini de yakalayarak toplumsal etkisini de arttırmış olursunuz.
Uzunca bir süredir dikkat ediyoruz.
Büyük çoğunluk ilk paylaşımı, kişiye ya da kuruma ait sosyal medya üzerinden yapıyor.
Oranın eti budu belli.
Sosyal medyadan istediği ilgiyi göremeyenler, çareyi basın yayın kurumlarına haber ve görsel atmakta buluyor.
Haberin altında da bir not düşüyor.
“Haber kuşaklarında değerlendirmeniz dileğiyle”….
Yetmiyor, haberin yapılması konusunda telefon trafiği başlatılıyor.
Bir bakıyorsunuz ki, açıklama sosyal medyaya düşeli iki saat olmuş.
Arkadaş (!)
Zaten sosyal medyada paylaşmış, tercihini sosyal medyadan yana kullanmışsın.
Açıklama iyi/kötü okunmuş ya da tık almış.  
Sosyal medyada paylaşılan, haberi gazeteci neden yayınlasın?
Neden yayınlarında değerlendirsin?
Haber metni aynı, görsel aynı (!)
Başkasını bilemeyiz.
Kendi adımıza söylemek gerekirse; kişi ya da kurumlardan sosyal medyada paylaşıldıktan sonra servis edilen haber ya da açıklamaları (toplumsal/kamusal boyutu olanlar hariç) yayınlarımızda yer vermeyeceğiz.
Basın yayın ilişkisini garip bir boyuta taşıyarak sosyal medyayı tercih edenler, sosyal medya ile yetinmeyi de öğrenmeliler.
**
© MKG/Nejat Altınsoy 2019