İki konu:
İlkiyle başlayalım.
Evet, COVID 19 salgını ile mücadelede her ülke kendi hikâyesini yazıyor.
Her şehir de kendi hikâyesini.
COVID 19’la Muğla’nın mücadelesi ortada.
Bilindiği kadarıyla 1 milyonluk Muğla’da şu ana kadar 9 can kaybı yaşandı.
Yaşamını kaybedenlerin yaşlı ve kronik rahatsızlığı olan vatandaşlar olduğu biliniyor.
Virüs nedeniyle gerçekleşen can kayıpları listesinde Muğla alt sıralarda bulunuyor.
Bu başarıda elbette alınan tedbirlerin ve kısıtlamaların, ötesinde kurallara uyulmasının payı büyük.
Salgın tehdidinin turizm sezonu öncesine denk düşmesi de önemli.
Eğer turistik belde ve yerleşkelere ikinci konutçuların tamamı giriş yapmış,
Turizm sezonu ile yurt dışından girişler başlamış olsaydı (!)
Salgınla mücadelede bu kadar başarı olur muydu?
Bilmiyoruz.
Bildiğimiz, Muğla’da salgınla mücadelenin başarılı bir şekilde yürütüldüğü.
Bu başarının arkasında merkezi ve yerel otoritelerin tedbirleri ve elbette sağlık çalışanları var.
İl, ilçe sağlık müdürlükleri, hastaneler, doktorlar, hemşireler, hasta bakıcıları, sağlık personeli,
Eczacılar, veterinerler.
Ötesinde belediyeler, belediyelere bağlı tüm birimler, gün 24 saat görev yapan (polis-jandarma-zabıta) kolluk güçleri, destek ve denetim grupları.
Hepsine ayrı ayrı teşekkür borcumuz var.
Onlar tartışmasız bu sürecin kahramanları olarak hafızımızdaki yerlerini aldılar.
Muğla salgınla mücadelede kendi hikâyesini yazdı ve yazmaya devam edecek.
İkinci konu:
Biz bu konudan rahatsızlık duyuyoruz.
Malum böyle günlerde dayanışmanın her türü önemli.
Muğla belli bir ekonomik güce ve konfora sahip olsa da dar gelirli, ihtiyaç sahibi çok sayıda vatandaşımız mevcut.
Salgın nedeniyle ihtiyaç sahiplerine gerek resmi yetkili kurumlardan, yerel yönetimlerden, sivil toplum ve gönüllü kuruluşlardan destek yağıyor.
Elbette yağmalı.
Yapılan yardımlarda sıkıntı yok.
Sıkıntı yapılan yardımların bültenlerde ve özellikle sosyal medyada boy boy fotoğraflarla paylaşılması.
Soru şu:
Alan elin bu kadar deşifre edilmesi doğru mu?
Ne oldu Anadolu’nun dayanışma düsturuna?
Elbette ‘veren el, alan elden üstündür’.
Ancak veren elin, alan eli bu kadar açık seçik deşifre etmesine gerek var mı?
Boy boy fotoğraf paylaşımı da neyin nesi?
Kimseyi mağdur etmeye gerek yok.
Bu süreçte ihtiyaç sahibi vatandaşlara yapılan yardım fotoğraflarının haber bültenlerinde ve sosyal medyada paylaşılması (!) kimseyi daha yardımsever, kimseyi diğerlerinden daha popüler yapmaz.
Bu bir yarış değil.
Sürecin getirdiği bir zorunluluk.
Yardım yaptıysanız yayınlayacağınız haber bültenine; “Şurada şu kadar kişiye yardım edildi” diye yazar, illaki sosyal medyada paylaşacaksanız, böyle bir zorunluluğunuz varsa da (!) alan eli deşifre etmek yerine daha usturuplu fotoğraf paylaşabilirsiniz.
Yardım alan bazı aileler, fotoğraflarının açık seçik paylaşılmasından rahatsızlık duyduklarını ifade ettiler.
Lütfen biraz daha dikkat…
***
Kopyalanamaz, izinsiz kullanılamaz.
MKG/Nejat Altınsoy Nisan 2020