“SİSTEM EN KÖTÜYE GÖRE YENİDEN ŞEKİLLENMEK ZORUNDA”
Bizim inancımıza göre;
COVID 19 salgını sonrasında “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”.
Bu savı bugüne kadar çok duymuş olabiliriz.
Büyük insanlık, her kriz döneminde bu tespiti yapmış olabilir.
Ancak yaşananlar ortaya koydu ki hayatımızda çok şey değişmedi.
Kriz aşılınca sistem, kriz öncesi ayarlarına dönerek yoluna devam etti.
Bugün durum farklı.
Zira büyük insanlığın bugüne kadar yaşadığı krizlerin tamamı ya belli ülkeleri ya da belli bölgeleri etkisi altına alıyordu.
Küresel tehdit boyutuna ulaşanı pek azdı.
Bu nedenle büyük insanlık çok şeyi değiştiremedi.
Büyük salgınları ilk kez mi yaşıyoruz?
Hayır.
Daha önce veba, İspanyol gribi, humma, çiçek hastalığı, sars, kolera, hepatit B, ebola, domuz gribi gibi insanlığı tehdit eden salgınlar yaşadık.
Ancak bugün küresel bir tehditle karşı karşıyayız.
Sınır ve sınıf tanımayan COVID tehdidini yeni tanımaya çalışıyoruz.
Bu öyle bir tehdit ki mevcut düzeni bacaklarından tutup sallayabiliyor.
Sağlık sistemi, ekonomi, eğitim, spor, kültür, turizm gibi toplumsal hayatın tüm unsurlarını, tamamını etkisi altına alıyor.
Menteşe’deki bir semt ile Londra’daki bir semt (!) aynı tehditi, aynı anda yaşıyor.
COVID sınır ve sınıf tanımıyor.
Elbette bu salgınla, bu salgının yaşattıklarıyla hayatımızın değişeceğini, değişmesi gerektiğini biliyoruz.
Dünya genelinde yaşananlara bakıldığında bunu söylemek mümkün.
Görüyoruz ki; “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” savının ilk sırasında sağlık sistemi var.
Sağlık sisteminin yetersizliği bu krizle, ilk kez bu çapta ortaya çıktı.
Sıradan bir maske için kavgaya tutuşan bir Avrupa (!)
“Türkler kolonya kullanıyor” diyerek kolonyaya yönelen batı ülkeleri (!)
Yetersizliğin, çaresizliğin ve çöküşün en önemli gösteresi olarak karşımızda duruyor.
Salgınla mücadele konusunda diğer ülkelerin önünde yer alan Türkiye’den yardım talep eden ülke sayısı 80 civarında.
Aralarında gelişmiş ekonominin ve refahın sahibi ülkelerde var.
Elbette büyük insanlık bu krizden çok şey öğrenecek.
Bundan hiç şüphemiz yok.
Peki, insanlık salgından yakasını nasıl kurtaracak?
Sınıfları eşitleyen bu salgından, daha doğrusu bu çöküşten nasıl çıkılacak?
Salgın öncesi kafalarla, kapitalist ve konformist anlayışla bu krizden çıkma, yola kaldığımız yerden devam etme şansımız yok.
Bu çöküşten çıkmanın yolu belli.
Radikal, köklü ve kalıcı değişim.
“Sistem en kötüye göre yeniden şekillenmek zorunda”…
Bir notla bitirelim.
Alınan tedbirler, yapılan uyarılar hepimize sorumluluk yüklüyor.
Bu sorumluluk çerçevesinde pılıyı pırtıyı toplayıp eve kapanmış durumdayız.
Evden yazıyoruz.
***
Kopyalanamaz, izinsiz kullanılamaz.
MKG/Nejat Altınsoy Nisan 2020