SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI ÜZERİNE
COVID 19 salgınına yönelik mücadele yeni tedbirleri gündeme getirdi.
İçişleri Bakanlığı, 10 Nisan gecesi saat 22.00 sularında tüm büyükşehirler ve Zonguldak’ta sokağa çıkma yasağı ilan etti.
Bu beklenen bir durumdu.
Ancak ne zaman uygulanacağı konusunda bir netlik yoktu.   
Sokağa çıkma kararının sürpriz bir şekilde alınması, beraberinde tartışma getirdi.
Vatandaşın ihtiyaçlarını gidermesi için yeterli zaman olmadığı dile getirildi.
Kararın açıklanmasından hemen sonra fırın ve marketlere hücum edildi.
Yasak iki gün için alınmış olsa da Türk insanının sokağa çıkma yasağına ilişkin tecrübesi devreye girdi, bu nedenle fırın ve marketlerde izdiham yaşandı.  
Evin balkonundan köşedeki markette olup bitenleri film izler gibi izledik.
Paniğe kapılmadık.
Zira geçmişe dayalı tecrübelerimizden olası bir sokağa çıkma yasağına hazır ve hazırlıklıydık.
Un, şeker, yağ, makarna, kuru bakliyat başta olmak üzere gereken tüm hazırlıkları zaten yapmıştık.  
Yasağın ilan edildiği günün gece yarısına yaklaşıldığında güvenlik güçleri vatandaşları eve dönmeleri konusunda uyardı.
Daha sonra?
Daha sonra derin ve büyük bir sessizlik.
Yasakla beraber boşalan sokakların tanıdık ıssızlığı (!) bizi geçmişe, yasaklı yıllara götürdü.
İster istemez yasaklı günlere kısa bir yolculuk yaptık.
Yaşı 50’nin üstünde olanlar hatırlayacaktır.
12 Eylül 1980 darbesinde sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti.
O zor yılların üzerinden yaklaşık 40 yıl geçti.
Darbeden bir 20 yıl sonra, hafızamız bizi yanıltmıyorsa, en son sokağa çıkma yasağı; 2000 yılındaki genel nüfus sayımında uygulanmıştı.
Onun üzerinden de yaklaşık 20 yıl geçti.
Geçmişe yönelik toplumsal olayları büyüklerinden hikâye dinler gibi dinleyen yeni kuşaklar, 10 Nisan’da sokağa çıkma yasağını tecrübe etmiş oldular.
Aile büyüklerinin neden tedbirli davrandıklarını, dünyanın bin türlü hali olduğunu da anladılar.
Ötesinde sokağa çıkma yasağı psikolojisini onlarda yaşadılar.
Sokağa çıkma yasağı bizde kötü hatıralara yol açsa da biliniyor ki; 10 Nisan yasağının diğerleri ile bir alakası yok.
10 Nisan, toplum sağlığını korumaya yönelik bir yasaklama.
İfade etmek gerekirse; 10 Nisan yasağı, yasaklar arasında en makul ve mantıklı olanı.
Salgını önlemek, halk sağlığını korumak amacıyla uygulanan sokağa çıkma yasağı bize göre gerekliydi.
Zira korona virüs belasından kurtuluncaya kadar ‘evde kalmak’ salgınla mücadelenin en önemli kriteri olarak kabul görüyor.
Evde kalmak, teması sıfırlamak; ‘virüsten uzak durmak’ anlamına geliyor.  
Bu gerçeği göz ardı etmemek gerekiyor.
Yasakla başlayan tartışmaların ardından yasağın ikinci gününde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan kamuoyuna yönelik bir açıklama geldi.
Sokağa çıkma yasağı kararının ardından marketlerdeki yoğunlukla ilgili açıklama yapan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Bazı kısıtlı bölgelerde sınırlı sayıda yığılma oldu doğrudur, ben bunu öngöremedim, eleştirileri aldım kabul ettim. Nasıl bir yöntem izlersek izleyelim muhakkak bir risk olacaktı” diye konuştu. Bakan Soylu, yasağın hafta içine sarkmayacağını da sözlerine eklerken, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, durumun seyrine göre ikinci bir sokağa çıkma yasağının uygulanabileceğini şu sözlerle ifade etti: “Olabilir tekrar olabilir. Olayın seyrine göre izlememiz gereken bir konu”…
Evet, bu hafta önemli.
Hafta içinde COVID 19 salgınının seyri yakından izlenecek.
Duruma göre (!) hafta sonuna yönelik ikinci bir sokağa çıkma yasağı gelebilir.
Yasak gelse de gelmese de; evde kalmaya devam etmeli…
*
Bir teşekkürle bitirelim.
9 Nisan 2020 tarihinde bu köşeden yayınladığımız “Bir Evde Kalma Hikayesi” başlıklı yazı da tıpkı; “Siz Muğlalısınız” yazısı gibi kendi rekorunu kırmaya doğru yol alıyor. Gelen ileti ve paylaşımlarda ‘masanın haberci tarafından hikâyeci tarafına geçme’ konusundaki tavsiyelerinize ve gösterdiğiniz ilgiye teşekkürler…
***
Kopyalanamaz, izinsiz kullanılamaz.
MKG/Nejat Altınsoy Nisan 2020